Un ihracatındaki liderlik artık makine üretimine de taşınıyor

Mehmet Hanifi GÜLEL

Globalde son 10 yıldır dünya ihracat lideri olan Türk un endüstrisi, her geçen yıl ihracat miktarını ve değerini artırıyor. Geçen yıl 3,6 milyon tonun üzerinde ihracatla tüm zamanların en yüksek ihracat rekorunu kıran sektör, önceki yıla göre yaklaşık yüzde 20 artış yakaladı. Sektör, 2023 sezonunu 1,5 milyar doların üzerinde ihracatla kapatmıştı.

Makine tarafında ufukta 5 milyar dolar ihracat var

Endüstrinin diğer güçlü yanı ise makine üretimiyle ilgili. Sektör, dünyadan Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyor.

Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği’nin (DESMÜD) paylaştığı verilere göre, 2023 yılında değirmen ve sektör makineleri üreticileri yaklaşık 4,2 milyar dolar tutarında ihracat yaptı. Bu yıl ise ufukta 5 milyar dolar var.

Makine ihracatı bugün itibarıyla ABD, Kanada, Avrupa, Latin Amerika, Afrika, Rusya, Türk cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere 169 ülkeye yapılıyor. Türkiye un endüstrisi, hem un üretimi ve kapasitesiyle hem de bu alana yönelik makine üretimiyle pazarda öne çıkıyor. Değirmen ve sektör makineleri, uluslararası pazarlara Türkiye’de 2 yılda bir ve her yıl başka bir ülkede düzenlenen İDMA Fuarı aracılığıyla ulaşıyor.

32 milyon ton kapasitenin 15 milyon tonu kullanılıyor

Türkiye’de geçen yıl buğday üretimi 22 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu yıl ise söz konusu üretimin artması hesaplanıyor. Buğday üretiminin her yıl giderek artması sektör için hammaddenin bol ve ulaşabilir olması, hem iç piyasadaki ürün arzını sorunsuz gerçekleştirilmesinde hem de ihracatta pazar yelpazesi ve miktarın yükselmesinde önemli rol oynuyor. Türkiye’de 69 ilde 598 adet un fabrikasının yıllık yaklaşık 32 milyon ton üretim kapasitesi bulunuyor. Sektörün kapasite kullanımı yaklaşık yüzde 50 bandında seyrediyor. Kapasite kullanımını besleyen başlıca ticaret kolunu ise ihracat meydana getiriyor.

Un sanayisinin üretimine ilişkin resmi bir veri olmamasına karşın, 2023 yılında 15 milyon tonun üzerinde bir üretim gerçekleştirdiği tahmin ediliyor. Atıl kapasitenin harekete geçirilmesi adına yeni pazarların oluşmasının yanı sıra üretim maliyetlerindeki kalemlerde desteklemeler ve iyileştirmelerin yapılması sektörün önünü açacağı vurgulanıyor.

Yüksek finans maliyetleri sektörü olumsuz etkiliyor

Öte yandan sektörde artık 3. ve 4. kuşakların işi devraldığı bir döneme giriliyor. Değişen nesiller teknolojiyi yakından takip ettiği için teknoloji yoğun bir sektörden söz edebiliriz. Özellikle Yeşil Mutabakat kapsamında ikiz dönüşümle birlikte sanayiler hızla yeşil sanayiye geçiş yapıyor. Fakat yaşanan ekonomik daralmalar ve finans maliyetlerinin yüksek olması sektörü olumsuz etkiliyor.

Finansmana ulaşım artık sektörün başlıca problemleri arasında bulunuyor. Sektörün diğer temel sorunları ise hammaddede kalite, dışa bağımlılık, kalifiye personel sorunu ve atıl kapasite yer alıyor. Çözüm olarak ise üretim miktarlarındaki artışla yeni pazarların oluşması atıl kapasiteyi de harekete geçirmesi bekleniyor. Kalifiye personel sorunu ise özel sektör, kamu ve STK’larla yapılacak iş birlikleriyle, yeni oluşum ve destekler ile aşabileceği belirtiliyor.

Sektör değişen tüketim alışkanlıklarına öncülük ediyor

Günümüzde un sektöründe değişim sadece tüketim alışkanlıklarında değil, üretim şekillerinde de değişimin olduğu görülüyor. Bugün artık fabrikalar yapay zeka ile üretim yapmaya başladı. Türkiye un sanayisi, unlu mamullerdeki tüm sektörün ihtiyaçlarına ve ihracat yaptığı ülkelerin damak zevklerine göre un üretebilme kabiliyetine sahip. Sektör, uyum sağlamanın ötesinde, sayısız çeşit seçeneklerle de değişen tüketim alışkanlıklarının da öncüsü konumunda bulunuyor.

“Buğday üretimindeki artış ihracat pazarlarını genişletecek’’

Türkiye’de buğday üretiminde yaşanabilecek bolluğun atıl kapasiteye haraketlilik kazandıracağını kaydeden Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan, bunun da ihracat pazarlarını ve miktarını genişletilmesinde fayda sağlayacağını söyledi.

Bu yılın ilk iki ayındaki ihracat rakamlarını da değerlendiren Haluk Tezcan, özellikle şubat ayı verisinin oldukça dikkat çekici olduğunu ifade etti. Söz konusu dönemde un ihracatında bir önceki yıla göre yüzde 20, son 10 yılda ise yaklaşık yüzde 60’ın üzerinde bir artış yaşandığı bilgisini veren Tezcan, şunları kaydetti: “Sektör ihracatını şubat ayında bir önceki yıla göre yüzde 40 artırıp, 322 bin tona çıkardı. Aylık bazda da gerçekleşen bu artışlarla, 2024 yılında ihracat miktarının 4 milyon tonu bulacağını hesaplıyoruz.

Yeni pazarların oluşması ve mevcut pazarlardaki miktar artışları da bu hedefi yakalamamızda itici rol oynayacak. Diğer yandan, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı uzun yıllardır açık ara farkla Irak yer alıyor. 2022 ve 2023 sezonu karşılaştırıldığında bu sezon Sudan ve Sri Lanka’nın pazarlarının da dahil edildiğini gözlemliyoruz. Özetle, özellikle devletin buğday üretimine vermiş olduğu yüksek desteklerle son 2 yılda artış eğilimde olan buğday üretimi, 2024 sezonunda da devam edeceğini ön görüyoruz. Hammaddemizdeki bu artışla atıl kapasitenin canlanabileceğini ve 2024 sezonunda da sektör olarak yeni pazarların oluşacağını söyleyebiliriz.’’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir