Şimşek ABD’de “bir avuç dolar” peşinde… OECD temsilcimiz Paris’ten yazdı: Küresel jeoekonomik parçalanma

Hazine ve Maliye Bakanı Bakanı Mehmet Şimşek, ABD temaslarını sürdürürken Türkiye’nin OECD Daimi Temsilcisi Ekonomist Kerem Alkin, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde bugün “Küresel ticarette ‘jeoekonomik parçalanma'” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Alkin yazısında ‘jeoekonomik parçalanma’ kavramı üzerinde dururken “Küresel sistem ancak ‘şeffaf’ ve ‘güvenilir’ çözümler üretme becerisi ile, ‘jeoekonomik parçalanma’nın sebep olacağı zararı telafi edebilir” dedi.

‘KIRILMA’LAR VE ‘PARÇALANMA’LAR

Yazısında 1990’lı yılların ve ‘Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile ‘Neoliberal’ görüşün önünün açıldığını kaydeden Alkin, 2000’li yıllar ile birlikte ise ‘küreselleşme’ olgusunun yükseldiğini kaydetti. “2008 küresel finans krizi, ‘küreselleşme 2.0’ın uluslararası finans sistemine getirdiği ‘kurallardan arındırılmış’ yapının ne kadar tehlikeli olduğunu apaçık ortaya koydu ve köklü sorgulamaları beraberinde getirdi” ifadelerini kullanan Alkin, koronavirüs salgınının ekonomileri ağır bir sınavdan geçirdiğini söyledi. Alkin, salgının hemen sonrasında Rusya-Ukrayna Savaşı ile Orta Doğu’da tırmanan gerginlik gibi ‘jeopolitik kırılmalar’ ve ‘jeoekonomik parçalanma’ların ekonomileri yeni sınavlardan geçirdiğini açıkladı.

‘JEOEKONOMİK PARÇALANMA’ OECD ÇALIŞMALARINA GİRMİŞ DURUMDA

Alkin ” ‘Jeoekonomik parçalanma’ artık Dünya Ticaret Teşkilatı’ndan (WTO) IMF’e, Dünya Bankası raporlarından OECD çalışmalarına, tüm uluslararası ekonomik teşkilatların gündemine girmiş durumda” derken yazısının devamında ise şu ifadeleri kullandı:

“‘Jeoekonomik parçalanma’ stratejik otonomi kavramının önemini, küresel rekabette maliyet yönetimi, verimlilik ve agresif sanayi politikalarını da önceliklendiriyor. Ülkelerin küresel rekabette girdi tedariğinde stratejik işbirlikleri oluşturması, güvenilir tedarik ağı zincirinin (freindshoring) güçlendirilmesi, dijitalleşme ve inovasyon odaklı kamu teşvik ve destekleriyle verimliliğin arttırılması, üretim maliyetlerinin etkin yönetimi önümüzde 5 yılın en kritik başlıkları. Jeopolitik sınamalara bağlı olarak, stratejik girdilerin ‘jeoekonomik parçalanma’nın en kritik alanını oluşturması, ticari hammadde ve ürünlerin adeta ‘silah’a dönüşmesi, küresel ticaretteki yeni sınamaları tanımlıyor.

Küresel ticarette ‘jeoekonomik parçalanma’ bundan 10 yıl önce 2030 dünyası, 2050 dünyası için yapılan küresel GSYH ve küresel ticaret hacmi öngörülerini artık yakalanmanın da hayli zor olduğuna işaret etmekte. Bu nedenle, küresel ekonomi-politik sistemin başat aktörü olan ABD’nin Atlantik İttifakı’ndaki ülkeler ile birlikte oluşturduğu ‘çok taraflı dünya’ da önemli bir sınamadan geçiyor. Birleşmiş Milletler’in mevcut yönetim modeli ‘çok taraflı sistem’e duyulan güvensizliği derinleştirirken, çok taraflı ekonomik teşkilatlarda yoğunlaşan ‘politize olma’ süreci de, ortak küresel sorunlara odaklanma ve birlikte çözüm üretme kabiliyetlerini zedelemekte. Oysa, küresel ekonomik teşkilatların ‘ikiz dönüşüm’, yani bir tarafta dijital dönüşüm (yapay zeka, robotlar, dronlar, yeni nesil yazılımlar), diğer tarafta ise yeşil dönüşüm (temiz enerji, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, sıfır karbon, sıfır atık) için gerekli olan finansmana bilhassa gelişmekte olan ekonomilerin kolay ulaşımı adına ağır görevleri ve sorumlulukları söz konusu. Küresel sistem ancak ‘şeffaf’ ve ‘güvenilir’ çözümler üretme becerisi ile, ‘jeoekonomik parçalanma’nın sebep olacağı zararı telafi edebilir”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir