Günümüzde, iklim değişikliği, fosil yakıtların kullanımı, küresel ısınma, su kirliliği ve kontrolsüz kullanımı, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi ve çölleşme gibi konular, çevreci grupların ve aktivistlerin odaklandığı temel konular arasında yer almaktadır. İklim krizinin giderek artması ise, iklim aktivistlerini hızlı aksiyon almaya itmektedir.
Eylemlerinin hızlı bir şekilde etkili olabilmesi için son zamanlarda sık sık sanat eserlerini de hedef alan iklim aktivistleri, sansasyonel yaratmaktan çekinmiyor. Bu çerçevede, bazı aktivistler, ünlü ressamların tablolarını hedef alarak sanatı bir aktivizm aracı olarak kullanıyorlar. Farklı tablolara saldırılar düzenleyen aktivistlerin bu hareketi ‘vandallık’ olarak değerlendiriliyor.
Letzte Generation (Son Kuşak) adlı aktivist topluluktan iki kişi, Claude Monet’ye ait ‘Les Meules (Saman Yığınları)’ adlı tabloya ellerindeki patates püresini fırlattıktan sonra, ellerini duvara yapıştırdı.
Yaptıkları protestolarla sık sık gündeme gelen Just Stop Oil adlı aktivist grup, Johannes Vermeer’in başyapıtlarından biri olan ‘İnci Küpeli Kız’ saldırıda bulundu. Aktivistlerden biri kafasını tabloya yapıştırdı ve diğeri onun kafasına domates çorbası döküp ardından elini duvara yapıştırdı.
Yine aynı aktivist topluluğu tarafından İngiltere’de meydana gelen bir saldırıda, iki iklim aktivisti Vincent Van Gogh’un en ünlü eserlerinden biri olan ‘Ayçiçekleri’ isimli tablosuna domates çorbası fırlattıktan sonra ellerini duvara yapıştırdı.
Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen Mona Lisa tablosu ise yaşlı kadın kılığına giren bir iklim aktivisti tarafından pastalı saldırıya uğradı. Ünlü eser, onu koruyan cam sayesinde zarar görmedi.
Sonuç olarak, farklı isimler altında buluşan iklim aktivistlerinin ünlü ressamların tablolarını hedef alması, iklim değişikliği konusunda hızlı bir şekilde etki yaratma isteklerinin bir çabası olarak görülüyor. Lakin bu tür eylemler, sanatseverler tarafından saygısızlık olarak nitelenirken toplum arasında da farklı tartışmalara yol açıyor.
