Hüseyin Çelik’ten Uçum’a: Saraydaki komünist bozuntusu

Ak Parti’yi ve 31 Mart seçim sonuçlarını değerlendiren AK Parti kurucularından ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Serbestiyet’ten Hilal Köylü’ye konuştu.

KİM KAYBETSİN DİYE OY KULLANILDI

“31 Mart’ta insanlar “kim kazansın” diye değil, “kim kaybetsin” diye oy kullandı. Toplumsal öfke vardı. İnsanlar, Ali aşkıyla değil Muaviye nefretiyle oy kullandı. Evet, CHP birinci parti oldu. AK Parti, ikinci konumuna düştü. Ancak CHP bu alınan yüzde 38 oyun hepsini kendi oyu kabul ederse bence çok büyük hata yapar. Çünkü bu oyun hepsi CHP’nin sabit oyu değil. Oyların önemli bir kısmı tepki oyudur, protest oydur.

AK Parti’ye kızan şu veya bu şekilde AK Parti’yi cezalandırmak isteyen, AK Parti’ye ders vermek isteyen, AK Parti’ye sarı kart göstermek isteyen bir seçmen kitlesi oluştu ve böyle bir sonuç alındı.

Mahalli seçimlerin karakteri farklıdır. İnsanlar memleketi bir bütün olarak “kim yönetsin” den ziyade, “bizim belediyeleri kim yönetsin” diye bir tercihte bulundular. Bu tercih tabii ki şöyle bir gerçeği ortaya çıkardı: CHP şu anda nüfusun yüzde 65’ini idare eder hale geldi mahalli idarelerde. Sermaye birikiminin yüzde 85’ini idare eder hale geldi. Türkiye’nin ihracat potansiyelinin yüzde 80’ini idare eder hale geldi.

Bu oyların hepsi CHP’nin değil derken tabi ki bunu CHP’nin hanesine başarı olarak yazmak lazım. Yani bu hem Genel Başkan Özgür Özel’in hanesine hem CHP’nin hanesine artı yazar.

MHP’YE İTTİFAK AK PARTİ’Yİ KİMLİK ÇİZGİSİNE GÖTÜRDÜ

Yenilginin nedenlerinden biri ekonomidir ama tek neden değildir. Çünkü 10 ay önce de bir genel seçim yapıldı. Ekonomideki kötü gidişat o gün de vardı.

Ancak AK Parti, MHP ile olan ittifakından sonra anayasal vatandaşlık çizgisinden daha çok kimlik çizgisine doğru bir kayma gösterdi. Ben Kürt oylarını çok önemli bir faktör olarak görüyorum. Türkiye’de yaklaşık 20 milyon Kürt nüfus olduğu ifade edilir. Bunun 15 milyonu seçmendir. Bu seçmenin 5 milyonu aşağı yukarı DEM Parti’ye oy verir. Geriye 10 milyon oy kalır. İddia ederim ki; bu 10 milyon oyun 8 milyonu AK Parti’ye gidiyordu. Fakat bu seçimde bence AK Parti’ye giden Kürt oyları dip yapmıştır.

Düşünebiliyor musunuz? AK Parti Van’da 2007’deki genel seçimde yüzde 53 düzeyinde oy alırken, bugün yüzde 27 oy alıyor. Yarı yarıya seçmenini kaybetmiş durumda.

AK Parti din üzerinden siyaset yapmayan, muhafazakâr demokrat bir partiydi. Sonra kendisini dini değerler üzerinden siyaset yapan, milliyetçilik rüzgarıyla kendisini MHP’ye mahkum eden bir parti haline getirdi.

Daha önce MHP ile ittifak için “cinnet hali” demiştim. Şimdi yine aynı şeyi söylüyorum. Bunun izahını da yapıyorum: 50 +1 teklifi, daha doğrusu başkanlık sistemi teklifi Erdoğan’a ve AK Parti’ye bir tuzaktı.

AK PARTİ FABRİKA AYARLARINA DÖNERSE YOLUNA DEVAM EDER

Sayın Erdoğan seçim akşamı bir balkon konuşması yaptı ve özeleştiri yapılacağını söyledi. Ancak eğer bu özeleştiri bir ense tıraşı, saç, sakal, bıyık düzeltme şeklindeyse bunun anlamı olmaz. AK Parti’nin fabrika ayarları AK Parti’nin programıdır. AK Parti fabrika ayarlarına dönerse, hatalarını düzelterek yoluna devam eder.

Birkaç genel başkan yardımcısını, bakanı, danışmanı görevden almak yetmez. Özeleştiri yapılırken veya fatura çıkartırken kimin yetkisi ne kadarsa, onun sorumluluğu da o kadardır. Dolayısıyla sorumluluğu daha çok olanın daha çok hesap vermesi gerekir. Burada en büyük yetki Sayın Erdoğan’ındır. Burada sayın cumhurbaşkanının sadece bazı isimleri değiştirmek yerine bence kendi kendisiyle de bir hesaplaşması gerekiyor. Başarıyı sahiplenip başarısızlığı başkasına mal etmek doğru bir tutum olmaz.

SARAYDA KANUNLARIN EFENDİSİ HALİNE GETİRİLMİŞ BİR KOMÜNİST BOZUNTUSU VAR

Biz Sayın Erdoğan’ı kendi arkadaşlarının hukukunu, kendi hukuku kabul eden bir lider olarak gördük ve uzun yıllar birlikteliğimizin esası buydu. Fakat görüyorum ki bugün bu bozulmuş durumda.

Sayın Hayati Yazıcı daha İstanbul Büyükşehir’den beri cumhurbaşkanının yanında, birçok netameli hukuk davasında yanında durmuş, çözüm üretmiş biri. Bugün de AK Parti’nin siyasi ve hukuki işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı. Sayın Aziz Babuşçu parti için önemli bir isim. Ardahan eski milletvekili sayın Prof. Dr. Orhan Atalay bir ahlak abidesi.

Van’daki mazbata verildi, verilmedi meselesinden ötürü bazı açıklamalar yaptık. Benim söylediğimi, Hayati Bey’in söylediğini kendinizce doğru bulmayıp, eleştirebilirsiniz ama sarayda kanunların efendisi! konumuna getirilmiş bir komünist bozuntusu var. Bu arkadaş Anayasa Mahkemesi’ne, AK Partililere, bizlere kendi aklınca ayar çekiyor.

Hayati Yazıcı, partideki ikinci adamdır. Ama ne idüğü belirsiz bir adam ona parmak sallıyor. Racon kesiyor. Bizim yaptıklarımız kaydediliyormuş. Kendini devlet yerine koyuyor. Bu yenilir, yutulur bir şey değildir. Sayın cumhurbaşkanı, bu adamın bunu yapmasına nasıl müsaade ediyor?

KİMSE BİR ŞEY DİYEMİYOR MU?

Sayın Erdoğan, ne yapacağını benden senden daha iyi biliyor aslında.Ama mühim olan bunu istemesidir. Bunu istemesi ve yapmasıdır. Ama bugüne kadar bu yapılmadı.

Diyelim ki Cumhurbaşkanı, şu anda ittifakın hassasiyetinden dolayı Sayın Bahçeli’ye bir şey söylemez. Hadi bir an için bunu anlamaya çalışalım.

Ama partideki etkili, yetkili biri çıkıp “kusura bakma ey saraydaki küstah! sen kimsin ki, yıllarca partimize, bakan olarak ülkeye hizmet etmiş bu insanlara parmak sallıyorsun,” diyemiyor mu?

GENEL SEÇİM YAPILSA YİNE BİRİNCİ PARTİ OLUR

AK Parti, bugün genel seçim yapılsa yine Türkiye’nin birinci partisi olur. Kimse kendini aldatmasın.

Çünkü, atasözümüz der ki “Körler memleketine şaşılar padişah olur.”

Türkiye’de iktidara gelen ve iktidarda kalan partiler çok iyi oldukları için değil, rakipleri kötü olduğu için iktidara gelip iktidarlarını sürdürüyorlar.

Türkiye’de hâlâ merkezi hükümette vatandaşa güven veren, iktidardan daha iyi olacağı duygusu uyandıran bir muhalefetten, en azından şimdilik, söz edemiyoruz.

CHP KEMALİST ÇİZGİDE DEVAM EDERSE SONSUZA DEK YÜZDE 25’TE KALIR

CHP gerçekten Türkiye’de kitlelerin gönlünü kazanmak istiyorsa, yüzde 25’te kalmak istemiyorsa değişmesi lazım. CHP Kemalist çizgide devam ederse sonsuza dek yüzde 25’te kalır. Bu sosyolojik bir gerçektir.

Laiklik üzerinden, Kemalizm üzerinden, başörtüsü üzerinden, irtica yaygarası üzerinden siyaset yapan CHP’yi toplumun gerçek gündemiyle ilgilenen bir parti haline getirdi diye Kılıçdaroğlu’nu takdir etmiştim.”

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir