Galatasaray mı, Fenerbahçe mi? Milliyet yazarları Süper Lig’de şampiyonluk yarışını yorumladı: Favori olan takım…

Süper Lig’de bitime 6 hafta kala Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki yarışta heyecan tavan yaptı. MİLLİYET’in duayen isimleri, dev yarışa dair değerlendirmelerde bulundu.

“Şampiyonluk düğümü, Galatasaray-Fenerbahçe derbisine kadar sürer mi” ve “Yarışan iki takımı da kantara koyduğumuzda şampiyon kim olur” sorusuna cevap veren MİLLİYET’in usta kalemleri çarpıcı ifadeler kullandı.

ATTİLA GÖKÇE: DÜĞÜMÜ G.SARAY ÇÖZER

Şampiyonluk yarışı 37. haftadaki derbi maça kadar çözülemeyeceğini sanıyorum. Ancak… Fenerbahçe; Sivasspor (D) ve Beşiktaş derbisinden 6 puanla çıkamadığı takdirde, Galatasaray puan kaybetmeden kendi evindeki derbiye şampiyonluk düğümünü çözmüş gibi çıkacaktır. Aradaki puan farkı 4 ya da 5 olursa bir yenilgi kredisiyle oynayabilir. Düğüm maçı, derbiden deplasmandaki Konyaspor maçına kalır. O maçı Galatasaray kazanır.
Fenerbahçe “kredisiz” takım… Hiç puan kaybetmeden rakibiyle derbiye çıktığı takdirde Süper Lig tarihinin finali heyecan kasırgasına dönüşür. Ev sahibi yenerse şampiyonluğunu ilan eder. Fenerbahçe kazanırsa bir puan öne geçip bir haftalık gecikmeyle -İstanbulspor önünde- ligi şampiyonlukla kapatır.
Olasılıklar hesabında Galatasaray, rakibine oranla daha kolay maçlara çıkacak. Yine de deplasmandaki Karagümrük ve son Konyaspor maçlarına dikkat edelim. Oralarda ev sahibi takımların kader maçlarına çıkma olasılığı var. İki takımı da saygı ve hayranlıkla izleyip adanmışlıkla mücadele eden hocalarını ve futbolcularını içtenlikle alkışlıyorum. Maalesef şampiyonluğu ikiye bölme olanağı yok. Şimdi son sözü söylemeliyim: Gordiyon düğümünün Büyük İskender’i Galatasaray olacak.

ERCAN GÜVEN: HER AN HER ŞEY OLABİLİR

Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Süper Lig’in ne kadar üzerinde takımlar olduğunu okumak, her maça favori çıktığını bilmek için yapay zekaya ihtiyaç yoktur. Peki, iki yarışanın derbiye puan farkını kapatarak veya çoğaltarak ulaşmaları “imkansız” mıdır; hayır!.. Nasıl?.. Bazen yıkıcı bazen yapıcı olabilen, kurallar esnetildikçe zalimleşen insan ve şans faktörleri, “rol çalma” ötesine geçip “kader yazmaya” girişirse, önümüzdeki bir aya sıra dışı hatta tüyler ürpertici senaryolar koyarsa, neden olmasın. Bakmışınız derbi oynanmıyor! Öyle bir sezondayız ki, her an her şey olabilir!
Her iki takımın da takılmayacaklarını varsayarsak, Galatasaray iki puan önde ve düğümün çözülme mekanı taraftarıyla dolu Galatasaray stadı olduğuna göre; “şampiyonluk kantarında ağır çeken Galatasaray’dır” diyor hayatın doğal akışı. Fakat Fenerbahçe “kantarın doğru tartmadığını” iddia ediyor… Derbi için masaya “yabancı hakem” türünden adalete ilişkin öneriler koyuyor. Hayata geçecek Fenerbahçe taleplerinden en sıradan olanı bile sadece adalete çalışmaz… Kantarın “ayarını” değilse de derbinin “psikolojisini” değiştirebilir. Unutulmasın, derbi zaferlerinin yüzde 51’i duygu ve özgüven işidir.

OSMAN ŞENHER: CİM-BOM BİR ADIM ÖNDE

Derbi maçına kadar ben Galatasaray’ın da, Fenerbahçe’nin de puan kaybedeceğini düşünmüyorum. Kabul etmek lazım, iki takımın da kadrosu, diğer takımlara nazaran çok güçlü… Bu iki büyük kulüp de kötü oynar-iyi oynar ama puan zor kaybeder.
Derbi maçının havası ayrı… Kabul ediyorum derbinin favorisi olmaz. Ama şunu unutmamak lazım, Galatasaray iki puan farkıyla o maça çıkarsa beraberlik bile Galatasaray’ı şampiyon yapacak. Ayrıca 50 bin taraftar takımını çok farklı motive ediyor. Şampiyonluk derbi maçına kalırsa, Galatasaray bir adım önde… Oynanmadan derbi maçının fotoğrafını çektiğimiz zaman bu görüntü ortaya çıkıyor. İkinci bir konu ise, Alanyaspor maçının ikinci yarısındaki futbolunu sarı-kırmızılılar oynamaya devam ederse, lig sonuna kadar bütün maçlarını kazanarak şampiyon olur. Ama biliyorsunuz iki takım da çok inişler-çıkışlar yaşıyor.

BİLAL MEŞE: ASLAN’I İŞARET EDİYOR

Futbolumuzun dibe vurduğu bir sezon yaşıyoruz maalesef! Ne var ki, Galatasaray ile Fenerbahçe’nin korakor mücadelesi biraz olsun bizi teselli ediyor, keyif veriyor. Bu ikili arasında ipi kim göğüsler sorusuna yanıt vermek çok zor. Çünkü futbolda kırılma anları vardır. Artı, hiç beklenmeyen sürprizlere açıktır. Görünen tek gerçek, şampiyonluk yarışının yılın ‘derbisine’ kadar süreceğidir. Dananın kuyruğu derbide kopacaktır. Hakem triosu ve de VAR’da yabancı hakem şart… Yerli mi? Bence o yükü kaldıracak hakemimiz maalesef yok!
Kantarda kim mi ağır basıyor? Bakın Galatasaray kendi sahasında müthiş oynuyor, istediği sonuçları alıyor. Fenerbahçe ise tam tersi, gerek iç, gerekse dış hatlarda müthiş bir futbol ortaya koyuyor. Yani sahasında tribün baskısının takıma negatif yansımalar yaptığını gözlemliyoruz. Aradaki iki puan farkı Aslan’ı işaret ediyor. İki takımın da derbiye kadar kritik maçlar oynayacağını da unutmayalım!

CEMAL ERSEN: G.SARAY AVANTAJLI

Sezonun kalan bölümünüde Galatasaray ve Fenerbahçe adına sürpriz beklemiyorum. Bunu sadece rakiplerin pozisyonu ve gücü üzerinden söylemiyorum. İki takımın maçlarında görev yapacak hakemler ve VAR odası sürekli baskı altında olacak. “Aman aleyhine hata yapmayalım” düşüncesi skora etki edecek. Her şeye rağmen bu yarışta G.Saray’ı avantajlı görüyorum. Fikstüre bakıyorum; F.Bahçe dışında tehdit alacağı rakip yok.
Konu yalnızca kadro kalitesi değil. Galatasaray motivasyon olarak da önde. Okan Buruk, şampiyonluk yaşamış bir teknik direktör. İsmail Kartal’a karşı psikolojik üstünlüğe sahip. Rahat ve öz güvenli. Fenerbahçeli futbolcular ve Kartal’ın tabloyu lehlerine çevirmek adına yapmaları gereken şey; 37. haftaya kayıpsız girmek. Final niteliğindeki o maçı kim kazanır derseniz; koşullar Galatasaray’ı işaret ediyor. Fenerbahçe’nin 52 bin kişinin yaratacağı müthiş atmosferde işi kolay değil.

HALİL ÖZER: SAKİNLEŞTİRİCİLERİ UNUTMAYIN

Bu saatten sonra iki takımın da büyük bir hata yapacağını sanmıyorum. Diğer takımlarla aralarında o kadar büyük fark var ki, bu, her maçta ortaya çıkıyor. O yüzden iki takımın da son ana kadar takılacağını düşünmüyorum. Herkes kendini son yılların en büyük finaline şimdiden hazırlasın. Hem psikolojik, hem sosyo ekonomik, hem de adrenalin olarak. Tabii sakinleştiricilerle birlikte…
İki takımı kantara koyduğumuz zaman ağırlıkta oldukları yönler, birbirlerine olan açıklarını kapıyor. Örneğin Galatasaray, alt yapı olarak şampiyonluğa oynamasını bilen kulüp. En ağır stres altında bile çok rahatlar. Kendilerine güvenleri çok fazla. Tabii yetenekli futbolcuları ile de oyuna farklı bir ağırlık koyup rakiplerinin psikolojisini yerle bir eden takım.
Fenerbahçe’de uzun yıllar şampiyon olamamanın stresi var. Ancak takımda öyle tecrübeli futbolcular var ki, bu psikolojik eksikliği rahatlıkla giderebiliyor. Ve son derece yüksek bir aidiyet duygusu var takımda. Bunu Trabzon maçında net olarak gördük. Bence en büyük sıkıntıları, biriken sarı kartlar ve tabii ki sakatların bir türlü iyileşememesi.

BURCU KAPU: PSİKOLOJİK OLARAK G.SARAY’A YAKIN

Düğüm derbiye kadar sürecekmiş gibi gözükse de, son haftalarda iki takımın da ilk yarı oyunları S.O.S veriyor. Buna ister kadro tercihi deyin, ister maç temposu veya temposuzluğu, ikisinin de oyun gücünde bir düşüş var. Ancak ligin çok üzerindeki kadro kaliteleri nasıl puan farkıyla onları zirveye taşıdıysa; maçların ikinci yarılarında rakiplerin kalitesi yetmezken, iki takımın bireysel yeteneği yüksek oyuncuları da skoru yakalıyor.
Puan farkı Galatasaray’ı öne çıkarıyor gibi durabilir. Ancak ibrenin sarı-kırmızılılardan yana olmasının asıl sebebi, yıllardır süregelen “Mayıslar bizimdir” sloganı. Galatasaray eğer final oynuyorsa, o periyoda girdiyse bambaşka bir kazanma ruhuna bürünüyor. Fenerbahçe ise şampiyonluğa hasret geçen yılların verdiği kırılganlıktan etkilenmeye daha müsait. Şampiyonu derbi belirler. Şampiyonu psikolojik üstünlük, zihinsel rahatlık belirler. Yani psikolojik olarak Galatasaray’ı bir adım daha yakın görüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir