Afrika ve Avrupa’yı odağına aldı 100 milyon TL ciro hedefledi

Fatma KAYTEZ

Sultan II. Selim Han’ın eşi Afife Nurbanu Sultan tarafından 1582 yılında vakfedilen Taşdelen Kaynak Suyu, o günden bugüne gelişimini başarıyla sürdürerek vakıf geleneğinden kopmadan kalite standartları yüksek gusto bir marka haline geldi.

Vakıf Taşdelen Su Genel Müdürü Burhan Alev, 1582 yılından başlayan Vakıf Taşdelen efsanesinin bu topraklarda şişelenmeye değer ilk su markası olduğunu vurgulayarak, “Yüzde 100 yerli ve milli bir marka olan Vakıf Taşdelen’in güçlü itibarı ve müşteri sadakati taviz verilmeyen kalite değerlerinin bir sonucudur. Tarihimizden ve geleneğimizden aldığımız ilhamla, gerçek doğal kaynak suyunu kullanıcılarla buluşturuyoruz” dedi.

Öncelikli olarak Türkiye’de geniş bir dağıtım ağına sahip olmayı hedeflediklerini vurgulayan Alev, yurtdışına da ağırlık verdiklerini ve ihracat pazarlarına yenilerini eklemeyi planladıklarını açıkladı. İhracat portföylerine Asya ve Avrupa kıtalarından yeni ülkeler katmayı hedeflediklerini bildiren Alev, “Yakın bir gelecekte Taşdelen Su lezzetini farklı ülkelerdeki insanların beğenisine sunarak, döviz getirili hamlelerle de 2024 sonunda 100 milyon TL ciro hedefliyoruz” dedi. Burhan Alev ile markanın kuruluşunu, planlarını ve yatırımlarını konuştuk.

Atatürk ilaç niyetine kullandı

Öncelikle markanızın kuruluş hikayesini dinlemek isteriz. Markanın temeli nerede ne zaman atıldı?

1582 yılında Sultan II. Selim Han’ın eşi Afife Nurbanu Sultan tarafından vakfedilen Taşdelen Kaynak Suyu, uzun yıllar bu toprakların ilk ve tek şişelenen suyu olmuştur. Osmanlı döneminde İstanbul cemiyet hayatında lezzetli bir su algısı yaratan, Taşdelen Suyun bir efsane olarak anlatılması şifalı olduğu yönünde bir kanaat doğurmuştur. Nesilden nesile bozulmadan aktarılan bir lezzet olan Taşdelen Su bu ününü Cumhuriyet dönemine taşımayı başarmıştır.

Reis-i Cumhur Mustafa Kemal Atatürk imzalı kararnameler ile modernize edilen Vakıf Taşdelen Suyu sonraki süreçte markalaşmış ve faaliyetlerini başarıyla sürdürmüştür. Atatürk’ün özellikle rahatsızlığı sırasında, reçetesinde normal suyun yanı sıra Taşdelen Memba Suyu yazdığı ve ilaç niyetine kullandığı “Son Nöbet Defteri” kitabında geçmektedir. Taşdelen suyu, vakıf geleneğinden kopmadan kalite standartları yüksek gusto bir marka imajı ortaya yaratmayı başarmıştır.

Vakıf Taşdelen Su’yu rakiplerinden ayıran özellikleri nelerdir?

Vakıf Taşdelen Doğal Kaynak Suyu, kendisine adını veren Taşdelen Ormanları içerisindeki 800 bin metrekarelik kaynak arazisinde bulunmakta olup, 220 metre derinlikten kendiliğinden yeryüzüne çıkan bir doğal kaynak suyudur. 1582 yılından başlayan Vakıf Taşdelen efsanesi, bu topraklarda şişelenmeye değer ilk su markasıdır.

Vakıf Taşdelen markasının en büyük başarısı kalite ve lezzet algısını en üst düzeyde tutma becerisidir. 2017, 2018 ve 2019’da üst üste dünyaca ünlü şefler ve somelyelerden oluşan The International Taste & Quality Institute (ITQI) tarafından düzenlenen Üstün Lezzet Yarışması’nda, en yüksek seviye olan 3 Altın Yıldızlı Üstün Lezzet Ödülü’ne layık görülmesi bunun en önemli göstergesi.

ISO 9001-22000-OHSAS 18001 ve TS266 kalite belgelerimizle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Birliği direktiflerinden oluşturulan TSE standardına bağlı üretim yaparak tüketicimizin sağlığına ve damak tadına değer katıyoruz. Yüzde 100 yerli ve milli bir marka olan Vakıf Taşdelen’in güçlü itibarı ve müşteri sadakati taviz verilmeyen kalite değerlerinin bir sonucudur. Markamızın en büyük başarısını bu alandaki kalite ve lezzet sürdürülebilirliği olarak görmekteyim.

El değmeden dolum yapılıyor

Şirketin üretim kapasitesi, miktarı hakkında bilgi verir misiniz?

Toplamda 40 kişinin bordrolu çalıştığı şirketimizde; iki ana ürünümüz olan cam damacana ve damacana hatlarımızda saatte 1200’er damacana dolum kapasiteli makinalara sahibiz. İki üründe de haftanın 5 günü, 9 mesai saatinde tek vardiya üretim yapılmaktadır. Her iki makinada da Sağlık Bakanlığı onaylı kimyasal deterjan ve dezenfektanlar kullanılarak 7 aşamalı hijyenik yıkama sistemi ile ambalajlar yıkanıp tam otomatik makinalarda el değmeden dolumu yapılmaktadır.

Ürün yelpazenizden bahseder misiniz? Kaç kategoride kaç çeşit ürününüz var?

Vakıf Taşdelen Su, her zaman cam şişe ile anılmıştır. Bugün ise 15 litre Cam Damacana bizim en önemli ürünümüz konumundadır. Bu ürünü farklılaştıran en önemli özellik ise “cam borulu pompa” ile sağlıklı suyun camdan cama geçerek maksimum güven sunması. Diğer cam ürünlerimiz ise 330ml ve 750ml olarak sunulan premium serimiz. Özel tasarım şişelerimiz, markamızın kimliğini yansıtan bir şekilde market ve restoranlarda kullanıcılarımızla buluşuyor.

Bunun yanında 19 litre damacana ve 3 litrelik geleneksel kulplu cam şişemiz de Vakıf Taşdelen Su lezzetini ve sağlığını tercih edenlerle buluşuyor. Markamız ürün çeşitliliği konusunda kullanıcı isteklerine uygun bir strateji takip etmektedir ancak bunu yaparken sağlıklı alternatiflerle ve boyutlandırmalarla inovatif yenilikler sunmaktadır. Vakıf Taşdelen Su, cam damacana, cam şişe, BPA içermeyen pompa, özel cam boru ve sağlıklı kapak gibi çalışmalarla suyun sağlıklı şekilde tüketiciye ulaşması için inovatif gelişmelerini sürdürmektedir.

Türkiye genelinde hangi illerde hizmet veriyorsunuz?

Türkiye pazarında önemli bir konumda yer alıyoruz. Tarihimizden ve geleneğimizden aldığımız ilhamla, gerçek doğal kaynak suyunu kullanıcılarla buluşturuyoruz. Camdan cama kavramıyla sağlıklı, tam anlamıyla doğal, yenilikçi ürünleriyle sektöre yön veren güçlü bir konumdayız. Marka bilinirliğimiz yüksek bunun için Türkiye’nin her bölgesinden bayilik talepleri gelebiliyor.

Operasyonumuzun büyük bir çoğunluğunu oluşturan İstanbul ve Ankara il sınırları içerisinde tüketicilerimizin bilinçli tercihi ve onlara verdiğimiz kalite güvencesiyle rahatlıkla söyleyebiliriz ki, cam damacana pazarında lider durumdayız. Yakın zamanda diğer büyük şehirlerimizde de tüketicilerimizle buluşmayı planlıyoruz. Gelen bayilik talepleri detaylı bir şekilde yöneticilerimiz tarafından inceleniyor.

Öncelikli hedefimiz Türkiye piyasasında geniş bir dağıtım ağına sahip olmanın yanı sıra Ortadoğu pazarında aktif olarak bilinirliğimizi artırmak. Ancak bunları gerçekleştirirken suyumuzun kalite algısının devam etmesini sağlamaya ve ayrıcalıklı lezzeti sürdürülebilir kılmaya özen gösteriyoruz. Vakıf Taşdelen olarak üstün lezzet ödüllerine sahip bir marka olmanın gerekliliğine uygun sürdürülebilir bir büyüme stratejimiz var ve bunu takibe devam edeceğiz.

Biraz önce Ortadoğu pazarında bilinirliğinizi artırmayı istediğinizi söylediniz. Bu noktada biraz da yurtdışı çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Premium cam şişe segmentimizde 33cc ve 75cc cam şişelerimizle dönem dönem özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan ciddi talepler alıyoruz. Bugüne kadar Vakıf Taşdelen markamızı Katar, Kuveyt, Libya, Fildişi gibi bölgelerde etkin ülkelere ulaştırdık. Yakın bir gelecekte Vakıf Taşdelen Su lezzetinin ihracat portföyüne Afrika ve Avrupa kıtalarından da yeni ülkeler de katmayı hedefliyoruz.

Son yıllarda şirketler sürdürülebilirliğe büyük önem veriyor. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?

Ekosistem döngüsünde dengeyi markamızın temel noktalarından biri olarak görüyoruz. Bunun için sürdürülebilir su dengesi ile doğal su kaynağımızın uzun dönemde sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması üzerine bir strateji geliştiriyoruz. Doğal su kaynaklarının sürdürülebilirliği, suyun verimli kullanılması, kirliliğin önlenmesi kaynaklarının korunmasından geçiyor. Sürdürülebilir su dengesi için doğal ekosisteme zarar vermeyecek bir dengede ISO 9001 ve ISO 22000 belgelerimizle kaynaktan sofraya kaliteli bir üretimle tüketicilerimizin ihtiyaçlarının karşılıyoruz.

Gerekli alt yapı tesisleri ile dengeli bir kullanım sistemi oluşturan markaların başında geliyoruz. Sektörde ‘’Sıfır Atık Belgesi’’ alan ilk markalardan biri olmamızı, sürdürülebilir stratejimizin bir sonucu olarak görüyorum. Taşdelen Ormanları içerisindeki 800 bin metrekare kaynak arazimizde herhangi bir sondaj ya da yükseltim çalışması yapılmadan kaynak suyunu elde etmemiz bunun en önemli göstergesi olduğu düşüncesindeyim.

Ülkemizde ve dünyada bununla ilgili farklı çalışmalar günümüzde oldukça iyi bir ilerleme kaydetti, artık markalar GES ve RES gibi sürdürülebilir kaynakları kullanarak ihtiyaçları olan enerjileri üretiyorlar. Bu durumu başlangıç olarak görecek olursak, temiz enerjinin yaygınlaşması karbon ayak izimizi azaltacak ve ekolojik dengeye büyük katkılar sağlayacaktır.

Türkiye su pazarına baktığımızda pazarın cirosal büyüklüğü nedir? Kişi başına ne kadar ambalajlı su tüketiliyor?

Türkiye’deki ambalajlı su sektörüne baktığımız zaman SUDER verilerine göre; 2023 yılında Türkiye’de su pazarı hacmi 10,7 milyar litreye, sektördeki toplam ciro ise 23,6 milyar TL seviyesine ulaşmıştır. Bunun dışında; damacana ve pet su tüketimi birlikte ele alındığında yine 2011’de kişi başı toplam su tüketimi 133 litre iken, 2023’te kişi başına su tüketiminin 126 litre seviyesinde seyrettiğini gözlemliyoruz. Rekabetçi piyasada kullanıcı davranışları göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye’deki ambalajlı su kullanımında nitelik ve lezzetin ön plana çıkacağını kestirebiliriz.

“Geçmişten aldığımız değer yargılarını kalitemizle geleceğe taşıyacağız”

Hobilerini ve hayallerini sorduğumuz Burhan Alev, hobileri arasında sektörel ve finansal kitaplar okumak ile yüzmenin yer aldığını belirtti. Alev, hayalleriyle ilgili olarak ise şunları anlattı: “Ben gelecek açısından iyimser bir tablo oluşturmaktan yanayım ve bunun için birçok dayanak noktam var. Önümüzdeki yüzyılda dünyayı, çevre sorunları ile daha net ve kararlı bir şekilde mücadele edecek bir şekilde görüyorum.

19. Yüzyılda tohumları atılan farklı siyasi ve ekonomik sorunların geride bırakılacağı aklın ve bilimin dünyaya hakim olduğu bir yüzyılda Türkiye’yi Avrupa ekonomisinin başat güçlerinden biri olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreç, sanayi ve alt yapı yatırımlarımızın meyvesini topladığımız bir dönem olacağı kanaatindeyim. Bunun yanında yenilenebilir enerji kaynakları ile sürdürülebilirliğe ulaşacağımızı eklemek isterim. Ülkemiz bayındırlık hizmetleri açısından doğaya ve ekosisteme daha uygun modellerle büyük bir gelişim gösterebilecek potansiyele sahip, bunun doğru bir şekilde yönetileceğine inancım tam.

Vakıf Taşdelen olarak biz, bu süreçte bütün enerjimizi gelişen ve büyüyen ekonomi içerisinde daha çok insana kaliteli hizmet sunmak için harcayacağız ve geçmişten aldığımız değer yargılarını kalitemizle birlikte geleceğe taşımak konusundaki kararlılığımızı sürdürerek sektörel anlamda daha çok söz sahibi olacağız. Hali hazırda stratejik hedeflerimiz doğrultusunda çevremizdeki farklı ülkelere ihracat yaparak güzel bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum.”

“Üniversiteden sonra vakit kaybetmeden iş hayatına atıldım”

Burhan Alev, “İş hayatına ve sektöre girişiniz nasıl oldu?” sorumuzu şöyle yanıtladı: “Üniversitedeki işletme eğitimimin ardından vakit kaybetmeden iş hayatına atıldım. Uzun yıllar Türkiye’nin global boyutta faaliyet gösteren FMCG kuruluşlarından birisinde farklı üst düzey pozisyonlarda görev aldıktan sonra; bir ortağımla beraber belli bir süre kendi ithalat-ihracat firmamızı yönettik. Son olarak, bugüne kadar kazandığım farklı satış-pazarlama tecrübelerinden sonra, bu kazanımlarımı Vakıf Taşdelen Su markamızın hizmetine sunmaya başladım. Markamızı geliştirmek ve hak ettiği noktalara taşımak amacıyla Genel Müdürlük görevine getirildim.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir