Yine ABD Kazandı: Assange Serbest Kalacak

Yaşadıkları tam 14 yıl boyunca tüm dünyanın gözünün önünde gerçekleşti Julian Assange’ın. Akıbetinin ne olacağı konusunda küresel çapta bir endişe vardı yıllardır. Onun adına güzel sayılması gereken haber nihayet geldi; ABD ile yaptığı anlaşma sonucu bir suçu kabul etmesi karşılığında, hapis yatmaktan kurtulacak, Avustralya’ya dönebilecek artık. İngiltere’de yıllardır hapis hayatı yaşayan Assange’ın sözkonusu anlaşma gereği kabul edeceği suçun “ABD’nin gizli ulusal savunma belgelerini elde etmek için komplo kurmak, ifşa etmek” olduğu ileri sürülüyor.

Yine anlaşma uyarınca 52 yaşındaki Assange, bugün (Çarşamba) ABD’ye bağlı Kuzey Mariana Adaları’ndaki bir mahkemede yargıç karşısına çıkacak. Yargılama sonucunda 62 ay hapse çarptırılması bekleniyor ancak, İngiltere’de hapiste kaldığı süre nedeniyle ABD’de hapse girmeyecek.

Assange’ı, yarı aktivist, yarı yayıncı, yarı gazeteci diye tanımnlayanlar var. Bence de gayet yerinde çünkü tam anlamıyla bir gazetecilik faaliyeti değil yaptığı. Gizli belgeleri sızdırmasının da “bilgi edinme hakkı” çerçevesinde bakıldığinda yanlış bir tarafı yok. Yeterince de hapis yattı zaten.

Ancak, elbette serbest kalmasına yol açtığı için anlayışla karşılamamız gereken o anlaşma aslında Assange benzeri faaliyetler içinde olan gazeteciler açısından büyük bir tehdit demek. Bu nedenle yaptığı anlaşma ile zafer kazanan aslında ABD oldu. Assange’ın kampanya ekibinde avukat olarak görev yapan eşi Stella bile eşine kavuşmaktan ötürü mutlu olduğunu söylerken, bu tür bir anlaşma yapmanın özellikle ulusal güvenlik konularında çalışan gazeteciler için ciddi bir endişe kaynağı olduğunu vurgulamayı ihmal etmedi.

Sadece o değil aynı endişeyi Wikileaks genel yayın yönetmeni Kristinn Hrafnsson da duyuyor. “Gazetecilerin ABD işin içindeyken ulusal güvenlik konularını ele almak gibi belirli alanlara girmekte zaten tereddüt ettiklerinden eminim, çünkü ‘işimize karışma, kamu yararına olduğunu iddia etsen de umurumuzda değil, peşine düşeriz’ sinyali çoktan verildi” diyor. ABD’nin amacının gazetecileri ulusal güvenlik hikayelerini takip etmekten caydırmak olduğundan emin olduğunu da ekliyor. Son derece haklı.

Duruşma neden o adada?

Julian Assange’ın serbest bırakılması için yapılan duruşmanın asifik’in ortasındaki küçük bir adada yapılacak oluşu da merak ediliyor olabilir. Kuzey Mariana Adaları, tıpkı Guam ile Porto Riko gibi, tam bir devlet statüsü olmaksızın, ABD toprağı, Avustralya anakarasına en yakın adalardan biri. Saipan, Guam’ın yaklaşık 70 kilometre kuzeyinden başlayan, 14 ada boyunca uzanan bölgenin en büyük adası aynı zamanda başkenti. Ada sakinleri ABD vatandaşı ancak başkanlık seçimlerinde oy kullanamıyorlar. En önemlisi, Saipan gibi bazı adalar ABD bölge mahkemelerine de ev sahipliği yapıyor. Bu adanın seçilmesinin Assange’ın isteği olduğu belirtiliyor. Çünkü Assange hiçbir şekilde ABD topraklarına ayak basmayacağını, Avustralya’ya yakın bir yerde yargılanmak istediğini ABD’li yetkililere iletmişti.

Sözkonusu adalar tam da onun istediği gibi. ABD toprağı ama bir eyalet değil, Avustralya’ya da çok yakın. Assange’ı yargılamak o kadar önemli ki ABD için, bu talebini geri çevirmediler.

Assange adına tabii ki sevindim.

Ancak on dört yıllık bir mücadele ABD’nin zaferiyle sonuçlanmamlıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir