Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Başkanı Sencer Solakoğlu, son dönemde artan çiftçi protestoları ile tarım ve hayvancılıktaki sorunlarla ilgili Gazete Oksijen’den İrfan Donat’a açıklamalarda bulundu.
Sencer Solakoğlu, “Çiftçiler neden isyan ediyor?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Bitkisel ve hayvansal üretimde sorunlar farklı gibi gözükse de temelde sıkıntılar ortak…
Hayvancılık genel olarak enflasyonla mücadelenin (!) sonuçlarını yaşıyor. 22 Ocak tarihi itibarıyla süt üreticisine verilen zam yüzde 9. Aynı dönemde raflarda UHT ve pastörize süte gelen zam yüzde 14-16 arası…
Süt fiyatı maliyetinin altında olmasına rağmen sanayiciler mevcut fiyatı 1-2 TL arasında geriye dönük aşağı çekmeye çalışıyor.
Bu, şu anlama geliyor: Enflasyon yüzde 60, süte zam yüzde 0. Bu gidiş üreticiyi batıracaktır. Böyle bir davranışı sektörü bitirme çabası gibi algılıyorum.”
Artık hesap-kitabın tutmayacağını söyleyen Sencer Solakoğlu, yakın geleceğe yönelik karamsar bir tablo çizerek şunları ekledi:
“Tarla tarafında da durum farklı değil. Tahıla, yağlı tohumlara verilen fiyatlar tatmin edici değildi. Ancak ülke genelinin “icar“ ile çalıştığını düşününce ve tarla kiralarına gelen zamlar bile göz önünde tutulunca maliyet artışı bu fiyatların yetersizliğini ortaya koyuyor.
Dünya fiyatlarından bağımsız olarak ülke dinamikleri gözetilmezse seneye kıyamet kopar. Domates çok konuşuluyor ama pamuk, patlıcan, soğan, karpuz kavunda durum aynı. Geçen gün bizim bölgedeki bir ziraat odası başkanı ile sohbet ederken çok dikkat çekici bir cümle sarf etti.
Piyasada domates eken çiftçilerin yüzde 70’inin iflas ettiğinin konuşulduğunu ancak kendi hissiyatına göre bu oranın yüzde 50 civarında olduğunu söyledi. Bu rakamlar hissiyat üzerine söylense de gerçeklikten uzak değil. Pamuk, patlıcan, soğan, karpuz, kavun, biberde de tablo çok farklı değil ve liste her geçen gün uzuyor.
Üretici sermayesi zaten çok kırılgan… Bu durumda üretimin sekteye uğramasını beklemek çok doğal…”
Sencer Solakoğlu ayrıca Türkiye’nin protein üretimini yapan kesimin 60 yaş ve üzeri ağırlıkta olduğuna dikkat çekerek yakın gelecekte Türkiye’nin protein üretiminin tehlikeye girebileceğini söyledi:
“Süt ve et üretimi taşrada daha yaşlı nüfus tarafından yapılıyor. Gençler istikrarsız ve prestij yoksunu bu mesleği zaten yapmak istemezken ailelerinin zarar ettiklerini gördükçe fikirleri pekişiyor. Şehir hayatının rahatına alışanın köye uyum sağlaması bugünün koşullarında pek mümkün değil. Nitekim süt üreticiliği kârlı bir sektör olarak istikrar kazanmadığı sürece gençler bu işten uzak duracak. Üreticilerin ortalama yaşı 60’a merdiven dayamışken önümüzde yaklaşık beş yıl daha var. Beş yıl sonra bu insanlar fiziksel, ekonomik ve kültürel açıdan bu mesleği bırakmaları durumunda süt ve et üretimi sekteye uğrayacak ve Türkiye’nin protein üretimi tehlikeye girecektir. Gıdada dışa bağımlılık artacak, gıda enflasyonunu kontrol etmeniz imkansız hale gelecektir.”
patronlardunyasi.com