soL Tuncay Özkan’ı ‘Ti’ye aldı: ‘Telif istiyorsa bize dava açsın… Fikirlerinin beş para etmez olduğunu kanıtlayalım…’

Dün TBMM’de Google yetkililerinin katılımıyla toplanan Dijital Mecralar Komisyonu’na CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın Google yetkilileriyle olan diyalogları damga vurdu. soL Haber Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Günay, “Tuncay Özkan’ın komisyonda söyledikleri karşısında bir süre ekrana bakakaldım” dedi. Günay, “Önce doğru mu okuyorum dedim, anlamaya çalıştım. Anladıkça şaşkınlığım, ardından öfkem büyüdü” ifadelerini kullandı.

Yiğit Günay, “Bakın, Tuncay Özkan’ı birileri yıllarca ‘büyük gazeteci’ diye pazarladı. CHP yıllarca milletvekili yaptı, genel başkan yardımcısı yaptı, partinin medya işlerini aldı bu kişinin ellerine bıraktı” diyerek Tuncay Özkan’ın Dijital Mecralar Komisyonu’ndaki performansını şöyle aktardı:

“Komisyon üyeleri medyanın uluslararası tekelden nasıl telif alabileceğini sorgularken, toplantının sonlarına doğru, Tuncay Özkan söz alıyor.

Noktasına, virgülüne dokunmadan aktarıyorum:

“Şimdi, Milletvekili değilim, beni Milletvekili olarak düşünmeyin; kendi adım üzerinden örnek vereceğim: YouTube’a çıktım, beni X televizyon kanalı çıkarttı, oradaki konuşmalarım nedeniyle X televizyon kanalının YouTube yayınında da yer aldım. Ben bu içeriği aldım, getirdim, sayfama koydum, X televizyon kanalı ‘Telifi benimdir, onu yayınlayamazsın’ diyor, YouTube onu dinliyor, Google aramalarında da o benden daha yukarıda olduğu için ben kendi ürettiğim fikre ulaşmakta telif sorunuyla karşı karşıya kalıyorum; bugün yaşadığımız şey bu. Benim hakkımı nasıl koruyacaksınız?”

Benim gibi ilk okuduğunda emin olamayanlar için söyleyeyim: Tuncay Özkan, diyelim TRT’de bir programa konuk oluyor, kendisine sorulan soruları yanıtlıyor. Sunuculuk veya düzenli yorumculuktan bahsetmiyor—zaten o durumda kanalla arasında sözleşme olur. Konuk olmaktan bahsediyor. İstiyor ki, konuk olduğu programın telifi kendisine ait olsun. Bunu da “hazır yakalamışken” Google yetkililerine soruyor, “Ben niye paylaşamıyorum TRT’nin o programını, çözün benim bu meselemi” diyor.

İnanılır gibi değil. Bu kişi on yıllarca sektörde çalıştı, üstüne yine on yıllarca medya patronluğu yaptı… İşin en basit kuralını bilmiyor. Kanalın fikir olarak yarattığı, stüdyo ve haber merkezi çalışanlarıyla var ettiği, teknik olanaklarıyla çektiği ve sahip olduğu mecrada yayınladığı programın telifinin kanala ait olmaması gerektiğini savunuyor. Gazeteciler, soru sordukları kişilere para versinler diyor, gazeteciliğin temeline dinamiti koyup patlatmak istiyor.

Düzelteyim, bilmiyor olması imkansız. Kendi kanal sahibi oldu sırada bir konuk “Eeee Tuncay Bey, çağırdınız konuştum o kadar, o kaydın telifi benim” dese çıngar çıkarmaz mıydı? Elbette biliyor, yine de yapıyor.

Bugün, öyle işine geliyor. Tamamen şahsi çıkarlarını düşünüyor, kendi teknesini yürütmenin derdine düşüyor.

TUNCAY ÖZKAN: “EINSTEIN OLSAM YAYINA ÇIKSAM…”

Abarttığımı mı düşünüyorsunuz? Yine toplantı tutanaklarından, Özkan’ın sözlerinin devamını aktarıyorum:

“Ben Einstein olsam, yayına çıksam, e=mc2 desem, Einstein olarak Türkiye’de o içerikle ilgili telif hakkım yok. Böyle bir şey olabilir mi? Ben bunu mahkemeler kanalıyla arayacağım, yani kendi ürettiğim düşüncenin telifiyle ilgili olarak demek ki bir politikanız yok.”

Özkan “kendi ürettiği”, kütle-enerji eşdeğerliği kadar mühim, özgün, evrensel fikirlerinden para kazanmak istiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin, hatta bütün ülkelerin yasalarından bihaber, Google yönetimini yakalamışken, “çözün benim bu meselemi” istiyor.

Bakın, Tuncay Özkan’ı birileri yıllarca “büyük gazeteci” diye pazarladı. CHP yıllarca milletvekili yaptı, genel başkan yardımcısı yaptı, partinin medya işlerini aldı bu kişinin ellerine bıraktı.

(…)

Bu yazıda kendisinin ürettiği fikirlere epey yer verdik, bize açsın davayı, yazının telifine ortak olmak istesin.

Biz de fikirlerinin beş para etmez olduğunu kanıtlayalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir