İstanbul’da Yenidoğan çetesine gerçekleştirilen operasyon kapsamında aralarında doktor, hemşire, 112 Acil Servis çalışanlarının da bulunduğu 47 şüpheliden 22’si tutuklanmıştı. Yeni doğmuş sağlıklı bebekleri, SGK’dan fazla ücret alabilmek için uzun süre yoğun bakımda tutarak ölümlerine yol açan çeteyi ortaya çıkaran savcı Engin Yavuz makamında tehdit edilmişti. Tehdit ise, kapatılan Birinci Hastanesi yoğun bakım sorumlusu hemşire Tuğçe Toptemel’in serbest bırakılması içindi.
Kendisini İçişleri eski Bakanlığı Müsteşarı olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin yanındaki avukat Aylin Arslantatar ile birlikte savcının makamında savcıya ölüm tehditleri ederken Zengin’in “Bu kişiler Papa suikastını yapmış kişiler” dediği ve tutuklandıktan sonra da “Sokakta çok güçlüler, savcıyı öldüreceklerdi, uyarmak istedim” dediği şüpheliler Baki Yavuz ile Yavuz Çelik’in de Mustafa Kemal Zengin’i suçladığı ortaya çıktı.
“ZENGİN ‘KAÇ YILDIR TANIŞIYORUZ, YARDIMCI OLURUM’ DEDİ”
Yavuz Çelik, verdiği ifadede, serbest bırakılması için Mustafa Kemal Zengin ile görüştüğü Tuğçe Toptemel’in üvey kızı olduğunu iletti ve “Tuğçe’yi annesiyle birlikte okuttuk, hemşire oldu. Tuğçe, tutuklanmadan yaklaşık iki yıl kadar önce Beylikdüzü ilçesinde Özel Birinci Hastanesi’nde çocuk yoğun bakım ünitesinde hemşire olarak çalışmaya başladı. Yaklaşık 2-3 ay kadar de önce tarihini tam hatırlayamıyorum, içeriğini bilmediğim sağlık kuruluşlarıyla ilgili yapılan operasyonlarda gözaltına alınarak tutuklandı.” ifadelerini kaydetti.
Daha sonra Mustafa Kemal Zengin ile karşılaştıklarında kızının tutukluluğundan bahsettiğini ve “Kendisi bana ‘Kaç yıldır tanışıyoruz, yardımcı olmak isterim, sen Tuğçe’nin bilgilerini ve dosya numarasını ver’ dedi. Ben de verdim. Konuşmalarından avukat çevresinde araştıracağını zannettim. ‘Ben sana haber vereceğim’ dedi. Bu görüşmeden yaklaşık 10-15 gün sonra Mustafa Kemal zengin otoparka geldi ve oturduk. Bize kızımız Tuğçe’nin dosyasını araştırdığını, yakın zamanda ek ifadesinin alınacağını ve serbest kalabileceğini söyledi. Fakat bu bilgiyi kimden nasıl aldığını söylemedi.” açıklamasında bulundu.
Çelik, ifadesinde “Ben de Tuğçe’nin avukatı ve sevgilisi Mustafa Gür’ü çağırdım, durumu anlattım. Kendisi de bana buna anlam veremediğini, çünkü ek ifade vermek için itirafçı olması gerektiğini, zaten Tuğçe’nin bu dosyada en masum kişi olduğunu ve suçsuz olduğunu ek ifade gerektirecek bir durumun olmadığını söyledi. Aracına binerek otoparktan ayrıldı.” ifadelerini kullandı.
MUSTAFA KEMAL ZENGİN’DEN ŞİKAYETÇİ OLDULAR
Mustafa Kemal Zengin’in kendilerine dosya hakkında avukatlar aracılığıyla bilgi aldığını söylediğini ifade eden Çelik, “Ancak internete düşen haberlerde ben ve abim Baki Çelik’in ismini kullanarak dosyaya bakan Cumhuriyet Savcısı’nın bize esnaf tanımlaması dışarısına çıkarıp sanki bir suç örgütü lideri, suç makinesi, Türkiye’de aydınlanmayan faili meçhul suçların dahi şüphelisi gibi anlattığını öğrendik.” ifadelerini kaydetti.
Çelik, suçlamaları kabul etmediğini ileterek “Biz vatanımızı, milletimizi severiz, devlet görevlisi kişileri bırakın tehdit etmeyi saygısızlık bile etmeyiz. Ben bu olayları bu noktaya getiren ve adımıza suçlamalarda bulunan Mustafa Kemal zengin isimli şahıstan şikayetçi ve davacıyım.” dedi.
“BİZE ‘SAVCI HAKİM TANIDIKLARIM VAR’ DEDİ”
Baki Çelik ise verdiği ifadesinde ifadelerini kullandı.
Büyükçekmece Adliyesi’ne hiç gitmediğini ve Zengin’in Savcının odasında kendi ismini ne maksatla kullandığını bilmediğini ifade ederek “Bir savcının makamında tehdit edilemeyeceğini, herhangi bir tutuklunun tehdit ile tahliye edilmeyeceğini gayet iyi biliyorum. Mustafa Kemal Zengin’in Cumhuriyet Savcısı‘na benim ismimi kullanarak bahsettiği siyasi parti yöneticileri ile alakalı sözleri tamamen asılsızdır, hiçbir siyasi partiye üyeliğim yoktur.” söyleminde bulundu.