Özgür Özel: Bölgesel ve sektörel asgari ücreti doğru buluyoruz

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücret tartışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. “Asgari ücret alan için çok düşük, veren için çok yüksek. Döviz kuru bizler için yüksek ama ihracatçı için çok düşük” diyen Özel bölgesel ve sektörel asgari ücreti desteklediklerini söyledi.

Ekonomim gazetesi Ankara ekinin sorularını yanıtlayan Özgür Özel’in röportajından bir bölüm şöyle:

’31 MART’TA ROLLER DEĞİŞTİ’

31 Mart yerel seçimlerinin ardından büyük bir değişim yaşandı. Sizin başlattığınız siyasal iletişim biçimi birçok şeyi değiştirdi. Bu değişimin temel nedenleri nelerdir?

Ben 8 yıl Meclis’te grup başkanvekilliği yaptım, her gerilimli ortamda da gerilimin düşmesi ve Meclisin çalışması noktasında emek veren tarafta yer aldım. Birbirleriyle el sıkışmayan, selamlaşmayanlar siyasetin tarafı olamazlar. Bunlar savaşın tarafı olabilirler. Savaşacaksak ordu, siyaset yapacaksak parti kurmak lazım. Partiler kurulmuş, toplumun farklı kesimleri ve o kesimlerin çıkarlarını savunuyorlar. Siyasetin konuşmadığı, el sıkışmadığı yerde, başka odaklar el ovuşturmaya başlıyor, benim böyle bir ön kabulüm var.

31 Mart günü roller değişti. Seçmen bize birinci parti olma, Türkiye’nin nüfus olarak yüzde 65’ni, ekonomi olarak yüzde 78’ini yerelde yönetme imkanı verdi. Artık bundan sonra adım atması gereken biz olduk. Birinci parti olma sorumluluğuyla benim ‘normalleşme’ dediğim sonra hem Erdoğan’ın hem Bahçeli’nin, “normalleşme” lafına kendilerince itiraz edip, “yumuşama” dediği süreç başladı. Bugün geldiğimiz noktada artık Erdoğan da “normalleşme” diyor çünkü bundan önceki siyaset biçimi normal değil, anormaldi.

Ben 5 Kasım’dan beri siyasi liderlerden kimseye hakaret etmedim. Kimseye hakaret davası açmadım, bana da kimse hakaret davası açmadı. Ben bu normalleşmeyi bu açıdan sürdüreceğim.

‘ACI REÇETEYE İTİRAZIMIZ VAR’

Normalleşme denince hemen akıllara ekonomi geliyor. Bütün sorunların anası da enflasyon… Siz ekonomiyi nasıl görüyorsunuz?

Ekonomi cephesinde iş biraz daha karmaşık çünkü siyasette el sıkıştığınızda sohbet ettiğinizde tansiyon düşüp konu artık siyasetse normalleşme olur.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten öncesi anormaldi, şimdi normal. Kime normal? Yine belli çevrelere normal. Bugün Mehmet Şimşek istediği her şeyi tam da yapsa, biz bugün bu işin mağdurlarını temsil ediyoruz. Çünkü bu krizi işsizler, emekliler, emekçiler, esnaf, çiftçiler çıkarmadı. Aksine yıllardır “seçim ekonomisi uygulamayacağız” diyen birilerinin bile isteye, adına da “nas” diyerek gerekçelendirdikleri seçimi kazanmayı başaran bir tercihti o… Erdoğan’ın, bunu nas diye gerekçelendirip, “ben biliyorum” dediğinde aslında orada yanlış bir yerden eleştirme oldu, “Sen ekonomist değilsin, orada yanlış yapıyorsun” şeklinde… Aslında her şeyi gayet iyi biliyorlardı. Ama bilerek yüksek enflasyonlu bir dönemi tercih ettiler. Ama şimdi çok ağır bir bedel var. Artık, enflasyonun üzerinde faiz vermek lazım… Bu seferde burası yurtdışından gelip, voleyi vurup gidenler için fırsat ülkesi haline geldi. Kaybeden yine toplumun yoksul kesimleri, kırılgan kesimleri, ücretliler oluyor. Artık orta direk yok, herkes fakir. Eviniz yoksa inanılmaz bir yoksullukla karşı karşıyasınız. Seçim sonrası Mehmet Şimşek’in gelip rasyonel politikalar dediği mesele; sonuçta yine bedeli toplumun yoksullarına fakirlerine ödeten ve sistemden beslenenleri koruyan bir süreç… Buradaki acı reçeteye bizim itirazımız var.

‘İTTİFAK ORTAĞININ PRANGASI İLE AK PARTİ ADIM ATAMIYOR’

CHP’nin çözüm önerileri nedir?

Biz geldiğimizde ne yapacaksak onu öneriyoruz. Acil tedbirler olarak; emekli maaşının asgari ücret seviyesine çıkarılması… Asgari ücrete enflasyon uyarlaması yapılması, tarım ürünlerinin gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’i oranında kanuna göre desteklenmesini öneriyoruz. Açıklanan taban fiyatların revize edilmesi gerekiyor. Kredi kartlarında yüksek faiz ve vergi sorunlarının çözülmesini öneriyoruz. Bunlara yönelik olarak kaynak noktasında da; bir vergi reformu ve vergide adalet öneriyoruz.

Türkiye’de vergilerin yüzde 68’inin dolaylı, yüzde 28’inin maaşlardan, yüzde 11’inin gelirden, kurumlar vergisinden elde edildiği bu düzene, kökten itiraz ediyoruz. Fabrikanın sahibi ile fabrikanın bekçisinin verginin yüzde 69’u kısmında eşit görülmesine itiraz ediyoruz. İkisinin de elektriğe aynı vergiyi ödemesine, temel verginin yüzde 70’nin buralardan toplanmasına itiraz ediyoruz. Kalıcı çok net bir vergi reformu öneriyoruz. Veraset ve intikal vergisinin de yeniden tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile yaptığımız görüşmede aynı dili konuşmadığımızı anladık. Asgari ücrete zam vermeyecekler, bu politikayla devam edecekler. Emekliye refah payı yok… Ekonomi yönetimi ve ülkenin varlıklarının yönetimi satranç oyunu gibi bir şey. 22 yıldır süren satranç tahtasında son hamlelere bakmamak lazım. Bir oyuncunun iyi mi yoksa kötü mü satranç oynadığı, son hamlelerden belli değildir. Son hamleler zaruri ve satranç bilen her kesin oynayacağı hamleler. Önemli olan ilk hamleler, açılışı nasıl yaptığınız. Usta oyuncular iyi açılış yapar. Bir satranç tahtasının iyi açılıp açılmadığına açmazların olup olmadığıyla karar verilir. Türkiye’de çok ciddi açmazlar var. Birincisi asgari ücret açmazı var. Alan için çok düşük, veren için çok yüksek. İkincisi döviz kuru açmazı. Bizler için çok yüksek, ama ihracatçı için çok düşük. Çünkü iktidara zamanında orta gelir tuzağı dendiğinde bunu görmediler. Türkiye’de orta gelir tuzağı, orta eğitim tuzağı, orta demokrasi tuzağı var. Hepsine birden düşmüş durumundayız. Şu anda bu ülkenin eğitimi, bizi orta gelir tuzağından çıkaracak bir eğitim sistemi değil.

Orta demokrasi tuzağı var; sadece sandık koymayı demokrasi gören anlayış, Türkiye’nin AİHM kararlarına uymamasını, AYM kararına uymamasını hatta AYM’nin kapatılmasını bile tartışıyor. Kavala şu anda sembol dava haline geldi. Bu sorunun çözülmesi yönünde ortaya irade konulması lazım. İttifak ortağının prangası ile AK Parti adım atamıyor; orta demokrasi tuzağı da bu.

Hepsinin ürünü olarak da orta gelir tuzağında sıkıştık. Penye ihracatında yarışmaya çalışırken bu asgari ücretle baş edemezsiniz; karşınızda Hindistan var. Sizin burada yüksek katma değerli ürünler üretmeniz gerekiyordu, inovasyona Ar-Ge’ye dayalı üretim yapmanız gerekiyordu.

Bölgesel asgari ücrete nasıl bakıyorsunuz?

Doğru buluyoruz hatta sadece bölgesel değil devletin desteği açısından sektörel asgari ücrete de olumlu bakıyoruz ama çok iyi düzenlenmesi lazım. Bazı sektörlerde asgari ücretin artışı sektörü ihracat yapamaz hale getiriyor. Asgari ücret artmalı ama rekabet edilebilir noktada, devletin destek sunması gerekiyor.

‘İKTİDARI ALDIĞIMIZDA PARLAMENTER SİSTEME GEÇİLECEK’

Şunu çok net ifade ediyorum; yönetim sistemiyle ilgili düşüncemiz, parlamenter sistemdir. Bunda değişen bir şey yok. Değişen şey şu: Geçen seçimlerde hangi hataları yaptık yapmayalım, hangi doğruları yaptık tekrar edelim. Parlamenter sistemi yönetim şekli önerisi olarak terk etmedik ama iletişimin odağına parlamenter sistemi almıyoruz. Yaptığımız analizlerde vatandaş, “karnımı doyuramıyorum, parlamenter sistem diyorlar”, buğdaya 1 lira zam yapılmış bunlar parlamenter sistem diyor”, “Ermenistan ile ilgili bir sorun var, Ukrayna’da savaş yaşanıyor bunlar parlamenter sistem diyorlar” diye düşünüyor. CHP’nin bu konularda ne düşündüğü sorusuna yanıt veremediğimizi gördük. Bu hataya düşmemek için, iletişimin odağına parlamenter sistemi almıyoruz ama günü gelip iktidarı aldığımızda parlamenter sisteme geçilecek.

RÖPORTAJIN TAMAMI

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir