Feramuz ERDİN
BU KEZ FİLM DEĞİL GERÇEK
Genç kızların katledilişi ancak şiddet filelerinde görülebilecek vahşilikte olmuştu. Katil gencin eski ve yeni kız arkadaşlarını ve hatta kendisini katletmesinden sonra sosyal medyada yayınlanan görüntüler öyle herkesin kaldırabileceği türden değildi. Olay 2 Beyoğlu’nda geç saatte evine gitmekte olan İrem isimli 25 yaşındaki genç kadını yolda köşeye sıkıştıran Semir T. ve Ömer K. isimli şüpheliler fiziki olarak taciz etti ve zorla öpmek istedi. Genç kızın tacize uğradığını gören diğer vatandaşlar ise olaya müdahale etti.
Şüpheliler Semir T. ve Ömer K. polis tarafından yakalandı. Gözaltına alınan şüpheliler, emniyetteki işlemlerin ardından savcılık tarafından serbest bırakıldı. İzini kaybettiren şüpheliler daha sonra Savcılık talimatı ile Mersin ve Kadıköy’de düzenlenen operasyonlar ile yeniden yakalandı ve bu kez her ikisi de “cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçlarından tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Olay 3 Avcılar’da bayiden çaldığı pikapla D-100 kara yolunda seyreden araçlara rastgele çarparak 1 kişinin ölümüne, 3 kişinin yaralanmasına neden olan yabancı şüpheli tutuklandı. Olayın videoları aksiyon filmlerini aratmayacak nitelikteydi.
VAHŞETE ÇAĞRI
Başta filmler, diziler ve sosyal medya içerikleri olmak üzere şiddet artık günlük hayatın her alanında maalesef daha çok görünür hale geldi. Çocukların saatler harcadıkları bilgisayar oyunları ile bir kısım şarkıların sözlerindeki şiddete çağrı içeriklerinden kaçış yok gibi görünmektedir? Bunlara bir de aile içi ve akranlar arası şiddeti eklediğimizde Türkiye’nin Cuma günü yüzleştiği gerçeklerin aslında sürekli alarm veren bir geçmişe sahip olduğunu bile söyleyebiliriz. Özellikle çocuk ve gençlerin şiddet kültürü bombardımanına karşı savunulması gerekmektedir.
SEMİH’İ DURDURMAK MÜMKÜN MÜYDÜ?
Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla Semih’in ciddi psikolojik sorunları vardı. Ailesi ile bile kavgalı olduğunu, sürekli hastanelerde tedavi aradığını ama buna rağmen şiddet içerikli videolar çekerek eski kız arkadaşı İkbal Uzuner’i tehdit etmekten geri kalmadığını da gördük! Can güvenliği nedeniyle ailesi tarafından okuldan alınan İkbal ise, aldığı bu tehditler yüzünden kısıtlanmış ve çok dikkatli bir hayat yaşamasına rağmen yine de “kaderinden” kaçamadı! Hayatını zindan eden Semih, gencecik bedeninden ayırdığı kafasını surlardan aşağıya attı. Bunu yapmadan önce de İkbal’in annesini arayarak olay yerine çağırdı. Olanlar, tam bir hastalıklı ruh halinin dışa yansımasıydı. Semih’in olaylar bu aşamaya gelmeden nasıl durdurulabileceğini isterseniz birlikte inceleyelim:
“KIZIMIZIN ADI ÇIKMASIN”
Aslında İkbal’in ailesi kızlarını korumak için gerekli olan bazı tedbirleri almışlar ancak adli şikayet mekanizması gibi bazı şeyleri ise nedense eksik bırakmışlar? Çünkü ben açık kaynaklarda bir uzaklaştırma kararının varlığını veya Semih hakkında yapılmış bir şikayet kaydı göremedim? Aslında bu birçok kızın ailesinin yaşadığı bir durumdan da kaynaklanıyor olabilir? Aileleri fiziki veya psikolojik şiddete uğrayan kızlarının durumlarının “karakolluk olmasını” bazen tercih etmeyebiliyorlar. Bunda tabii ki en büyük etken, kızın “adının çıkmaması” ve gelecekte yapacağı evliliğin bu olay yüzünden yara almamasıdır.
Maalesef bu düşünceyle birçok genç kız veya aileleri yaşanan şiddet olaylarını sineye çekebilmektedir. Toplumsal şartlar göz önüne alındığında haksız olduklarını söylemek mümkün değildir ancak, olayların bu dereceye varmasının nedenlerinden bir tanesi de maalesef bu düşüncedir. Bu yolu tercih edip, sessiz kalınca doğal olarak resmi makamların yapabileceği şeylerin önü de bir anda kesilmiş olmaktadır. Katilin daha öncesinde genç kızı açıkça ölümle tehdit ettiği videosu da muhtemelen bu sebepten dolayı fark edilememiş ve işleme alınmamış olabilir?
SEMİH İNTİHAR ETMESE BÜYÜK İHTİMALLE CEZA ALMAYACAKTI
Semih Çelik’in basına yansıyan öyküsüne bakıldığında ciddi psikolojik rahatsızlık yaşadığı ve bunun için çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. Teşhis, tedavi ve ilaç detayları mahkeme safhasında ortaya konduğunda belki de Semih’e yaşadığı psikolojik rahatsızlığı nedeniyle ceza verilmesi bile mümkün olmayabilecekti? Bu arada yaşanan bu konulardan muhtemelen bir şekilde haberi olması gereken Ayşenur Halil’in neden böyle bir ilişkiye girmek istediği de ayrı bir soru işaretidir? Belki de Semih’i sevgi ve anlayışla “iyileştireceğini” düşünmüş olabilir? Ancak kendisi de hunharca öldürülmekten ve cesedinin paramparça edilerek adeta gizli bir ritüele kurban edilmesinden kurtulamamıştır!
KURBANLAR VE AİLELERİ NE YAPSALARDI?
Her ne kadar kişisel birtakım gerekçelerle adli yollara başvurmak her zaman ilk seçenek olarak görülmese de bunun en doğru yol olduğu unutulmamalıdır. Alınacak olan uzaklaştırma kararları veya kolluğu anında harekete geçirecek uygulamalara ancak bu şekilde ulaşılabilir. Hayati bir tehlikeyle karşılaşıldığı anda ise meşru müdafaa kuralları çerçevesinde karşı koymak, suçluyu durdurmak ve kendinin veya bir başkasının canını kurtarmak kanuni bir haktır. Altın kural unutulmamalıdır; sizin ananız ağlayacağına, size saldıranın anası ağlamalıdır. Bir şekilde tehdit alan veya kendini tehdit altında hisseden kişiler yanlarında kendilerini koruyacak şekilde aletler ve durumlarını ilgililere veya çevredekilere haber verecek iletişim donanımları bulundurmalıdır. Savunma sporları öğrenmek bir başka etkili korunma yöntemi olabilir.
DEVLET NE YAPMALI?
Ümraniye’de polis memuru Şeyda Vural’ın tam 26 suç kaydı bulunan bir şahıs tarafından şehit edilmesi üzerine bir hafta boyunca sürekli gündeme getirdiğimiz ceza ve infaz rejiminin değiştirilmesi çağrılarımız nihayetinde TBMM açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da dile getirildi ve Adalet Bakanlığı’nın bu konuda bir çalışma başlattığı kamuoyu ile paylaşıldı. Bu konuda tüm siyasi partilerin ittifakla hareket etmesi önemlidir.
Yeni düzenlemeler görüşülürken özellikle, kamu hukuku tarafından takip edilen suçlarda yargılama aşamasında tekrar bir “kişisel şikayetçilik” sorgulaması yapılması uygulaması kaldırılmalıdır. Diğer yandan, mağdurların açık kimlik bilgileri ve adreslerinin sanık tarafının eline geçmesini engelleyecek mekanizma getirilmelidir. Şiddet tehlikesi altındaki kişiler için Tanık Koruma Programına benzer uygulamalar getirilmeli, bunun yanında şiddet potansiyelini ortaya koyan kişiler hakkında suç işlemeye cüret etmesini engelleyecek etkili yaptırımlar düşünülmelidir. Semih Çelik örneğinde olduğu gibi suç işleme kapasitesinin yüksek olduğu belirlenen ve psikolojik rahatsızlığı bulunan şahıslar için de ayrıca etkili bir süreç getirilmelidir.
Ceza ve infaz sistemine “caydırıcılık” kazandırılması hem bazı suçluları suç işlemekten vaz geçirebileceği gibi, “içerde yatması” gereken suçluların dışarıda yeni yeni suçlar peşinde koşmasını da engelleyecektir. Tüm bunlar olurken Kolluk sistemine de el atılmalı ve bir reforma gidilmelidir. Dünyada çeşitlilik kazanan ve yeni yöntemler geliştiren suçlarla bilimsel, koordineli, planlı ve uzun soluklu hedefler olmadan mücadele etmek mümkün değildir. Yukarıda sayılan üç örnek olay sonrasında sosyal medyada aileler tarafından yayınlanan içerikler, halktaki asayiş alanındaki bilinç ve beklentinin boyutunu açıkça göstermektedir.
patronlardunyasi.com