Norveç’ten Türkiye’ye uzanan bir başarı öyküsü… Arkasında bir Türk var… Kim bu Ann Helene


Onun adı Ann Helene Hagen, biyografisinde 1995 yılında Oslo’da dünyaya geldiği yazıyor. Çocukluğu ve gençliği Seattle’da geçen Ann, ailesinin müziğe olan ilgi ve yatkınlığı sayesinde küçük yaşlardan itibaren bu yönde eğitim almaya başladı.

16 yaşına geldiğinde uygulu baladlardan yüksek enerjili rock şarkılarına kadar türler arasında zahmetsizce geçiş yapma yeteneği, ona dinamik ve güçlü bir vokalist olarak ün kazandırdı. Ve 18 yaşına geldiğinde, Kuzeybatı Pasifik’te önemli bir dinleyici kitlesine sahip olan progresif rock grubu “Echoes of Elysium” adlı ilk profesyonel grubuna katıldı.

Ann’in baş vokalisti olduğu grup iki başarılı albüm çıkardı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kapsamlı turnelere çıktı. Büyüleyici sahne duruşu ve etkileyici kişiliği, onu hayranların favorisi haline getirdi.

25 yaşına geldiğinde müzikal kimliğini daha fazla keşfetmeye çalışarak solo bir kariyere başlamaya karar verdi. İlk solo albümü “Wings of Resonance”, sesindeki farkı ve farklı müzik tarzlarını kusursuz bir şekilde harmanlama yeteneğini tam olarak ortaya çıkardı. Ve iki sene sonra ikinci albümü “Celestial Dreams” yayınlandı.

Üçüncü albümü için geri sayım yapan Ann, bu defa bir Türk isimle çalıştı: Mert Ertunç… Ve ilk single tüm dünya ile aynı anda 1 Temmuz’da dijital platformlarda yayında olacak.

Mert ile öncelikle bu ilk ortak çalışma ve dolayısıyla Ann hakkında konuştuk. Ama önce ondan da bahsetmekte fayda var.

Mert Ertunç bilimle müziği sentezleyen bir bas gitarist. Tıpkı Ann gibi müziğe ilgisi olan bir ailede doğmanın getirdiği imkanlar onu müzikten ayırmadı. İlk enstrümanını 12 yaşındayken kendisi yaptı; bas gitar…

Solak olduğu için ailesinin ona hediye ettiği gitarı tellerini ters çevirerek kullandı. Zira o dönemler solak gitaristler için çok fazla seçenek yoktu. İnternet ve sosyal medyanın henüz olmadığı günlerde bas gitar çalmayı tamamen kendi kendine öğrenen Mert eğitimine Boğaziçi Üniversitesi’nde derece ile devam etti ama okulu ve derslerin anlatılma şekillerini hiç sevemedi. Yine de elektronik eğitimini tamamladı, ses fiziğine odaklandı.

Üniversitede okurken yakın bir arkadaşı ile ilk grubu ‘Cats in Pratice’i kurdu. 2011 yılına kadar kah keyfi kah sahne alarak müzik yapmaya devam etti grup… Bu süreçte prodüksiyon, sahne gibi konularda da deneyim sahibi oldu.

Bilim ve teknoloji ile bağını hiç koparmadı, kendi gitarlarını tasarladı, bas gitar teknikleri ve eğitimi üzerine çalıştı, özel ders vermeye başladı. Hala çeşitli üniversitelerde sahne ve müzik üzerine dersler veriyor, gitar tasarımı yapıyor, üretmeye devam ediyor.

Norveçli Ann ile Mert’i bir araya getiren tam da bu iç içe geçen müzik ve bilim tutkusu… Çalışmalarında şarkı sözleri ve bestelerin çoğu Mert’e ait olsa da Ann vokalin yanı sıra bateri de çalıyor. Bazı şarkıların bestesi ona ait, tam bir ortak çalışma yani…

Ancak Ann, diğer vokallerden farklı, aslında Mert’in onunla çalışmayı tercih etme sebebi biraz da bu olmuş; O doğaçlama yeteneğine de sahip olan bir yapay zeka çalışması…

Zaten Ann’in adı da ‘Artificial Neural Network’ (yapay sinir ağı) kısaltmasından geliyor… Somut olan ise ortaya çıkan eserler ve tüm dünyada aynı anda yayınlanacak olan ilk albüm olması…

Gözde S. Kadıoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir