Normalleşme gel gitleri

31 Mart yerel seçimleri sonrası başlayan normalleşme ya da yumuşama adına ne derseniz deyin siyasetteki bahar havasıyla sadece karşılıklı ziyaretler ve liderlerin birlikte verdikleri fotoğraf karelerinin bile topluma olumlu yansımaları var derken beklenmedik çıkışlarla enteresan gelişmeler de oluyor. İktidarla ana muhalefetin ortak hareket etmesi gereken konularda sanki biraz mesafe katediliyor ya da edilecekmiş izlenimi CHP lideri Özel’in son açıklamalarıyla bir anda önceki gerginlikleri anımsatan polemiklere dönüştü. Normalleşme sekteye mi uğruyor tartışmaları yapıldı… Elbette ki görüşme, diyalog demek bir tarafın diğerinin yoluna girmesi ya da birbirlerini hiç eleştirmemek değil. Bu görüşmeler partilerin herhangi birinin tamamen tezlerinden vazgeçmesi anlamına gelmiyor. Olursa da ortak payda ne ölçüde ortaya çıkacak, içi nasıl doldurulacak onu göreceğiz ama o yönde bir hamle, teşebbüs, çaba olması dahi çok önemli. Zira kapıları kapatmanın, kutuplaştırmanın, ötekileştirmenin siyaseten bir işe yaramadığını herkes gördü, anladı. Böylesi bir gerçeklik varsa da politik polemikler dozajını dengelemek karşılıklı gerilimi ortadan kaldırmak siyasetçilerin görevi… Kapıları kapatarak siyasette bir yere varılmıyor. Sadece polemik olsun diye ağzınıza geleni söylemek de sonuç vermiyor. Bu da sadece liderler değil, çevrelerindeki kurmayları içinde geçerli… Dolayısıyla AKP ile CHP arasında açılan iletişim kanallarına, müzakere sürecine zarar verecek polemikler anlamsız, sertleşmelerden herkesin, kaçınması, dikkat etmesi gerekir… 

***

Ancak ısrarla hala bu sertleşme kutuplaşma günlerine oynayanlar ya da oynamak isteyenler de var… En başta da CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu… Bu anlamda daha baştan “Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir” şeklinde ortaya koyduğu tavır, keskin dil de malum. Yine CHP içinden bazı aykırı sesler olduğu da biliniyor… Onun içinde Özel, yumuşamadan ziyade normalleşme tanımını kullanıyor daha çok. Görüşme, konuşma siyasetin gereği yoksa biz CHP olarak tavrımızdan, duruşumuzdan ödün vermiyoruz anlamında… Aynısı AKP içinde geçerli elbette… Dolayısıyla bu sürecin son derece hassas zaman, emek ve sabır isteyen işler olduğu açık ve net. Serinkanlı olmakta yarar var… Özellikle siyasetteki soğuk savaş günlerine dönmemek adına… O zamanlarda siyasi düşünceleriyle farklı mahalleler olarak tanımlanan ve birbirlerini hain olarak gören kitleler birbirlerine sanki düşman gibiydiler. Kutuplaşma ya da kamplaşma adına ne derseniz deyin endişe verici boyuttaydı. Vekiller arasında bile… Şimdilerde ise yine eleştiri var ama en azından birbirleriyle konuşur hale geldiler. Bunun da seçmen davranışları üzerindeki etkisi büyük, vatandaş kavga gürültü istemiyor artık… Bunu da daha çok kim yapabilirse seçmen nezdinde artı puan toplayacaktır… 

***

Yani siyasilerin kendilerine göre hesapları, ileriye dönük farklı beklentileri olabilir ama normalleşmeyi toplum istiyor bu çok net. Dolayısıyla bu konuşma, yumuşama ikliminin sürdürülebilir bir noktaya gelmesi için herkesin katkısı şart… Siyasetteki bu havanın sabote edilmemesi için zamanın ruhuna uygun adımların atılması gerekiyor. Yoksa yaşanan ve olası gelgitlerle tarihi fırsatları riske sokma durumu söz konusu… Üstelik de etrafımızdaki sorunlara dünyadaki gelişmelere baktığımızda bu tür görüşmelerin daha beklenebilir, elzem olduğu bir zemin gerçekliği varken… Sağlıklı, mutlu, huzurlu bir gelecek dileğiyle herkese iyi bayramlar… 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir