Hürriyet ‘Rolex’li vekile sahip çıktı

Hürriyet gazetesinde yer alan röportaj şu şekilde:

“Roman gibi bir hayat hikâyesi var… Dedesi İzmir’in ilk belediye başkanı, ailesi Manisa’nın önde gelenlerinden ama kendisi bir trajedinin içine doğuyor. Hayali ressam olmak fakat koşullar onu hukuk okumaya zorluyor. İlk duruşmalara, henüz öğrenciyken 12 Eylül sonrası tutuklanan ağabeyinin davalarını takip için giriyor. 28 yıl avukatlıktan sonra edebiyat ve sanat dünyasına dalıyor. Yeni dizi projesine hazırlanırken TBMM’ye transfer oluyor. Bugün karşımızda AK Parti Grup Başkanvekili olarak bulunuyor; Bahadır Yenişehirlioğlu…

İLGİLİ HABER:

Bu savunmayı yaptı: Bakın neden fotoğrafı neden silmişGüncel

1) Siyaset öyle bir alan ki güncel tartışmalar bazen mevki sahiplerinin ‘politikacı’ şapkası dışındaki kimlik ve geçmişlerini öğütebiliyor. Geçen genel seçimlerden sonra son bir yıldır TBMM’de AK Parti Grup Başkanvekili olarak görev yapan Bahadır Yenişehirlioğlu da yakın zamanda en çok sokak hayvanlarıyla ilgili yasa tasarısı üzerine yaptığı çalışmalarla gündemdeydi. Bu konuya geleceğiz ama Yenişehirlioğlu’nun, “İnsanlar tanımadığının düşmanıdır. Biz Türkiye’de insanları yaftalıyoruz. Oysa birbirimize büyüteç tutsak cevherleri, renkleri göreceğiz ve bu bizi daha çok yaklaştıracak” tespiti üzerine onu daha yakından tanımak için eski albümleri açıyoruz ve ‘siyasetçi, oyuncu, yazar, hukukçu’ etiketlerinin altında karşımıza roman gibi bir hayat hikâyesi çıkıyor…

DEDESİ İZMİR’İN İLK BELEDİYE REİSİ

Bahadır Yenişehirlioğlu, 1962 senesinde Manisa’nın Akhisar ilçesinde dünyaya geliyor. Dedeleri Kafkasya kökenli. Buradan o gün adı ‘Yenişehir’ olan bugünkü Yunanistan’ın Larissa kentine göç ediyorlar. Uzun yıllar ‘Yenişehir’de yaşadıktan sonra Balkanlar’da bir savaşın patlak vereceğini öngörerek Ege’ye göç ediyorlar. Ailenin bir kısmı İzmir’e, bir kısmı Manisa bölgesine yerleşiyor. Araziler satın alıyor, zeytinyağı fabrikası kuruyorlar. Büyük dedesi Yenişehirlizade Ahmet Efendi, 1875’te İzmir Belediye Reisi olarak görev yapıyor. Kendisi tarihsel kaynaklarda tespit edilen İzmir’in ilk belediye başkanı olma unvanını taşıyor.

PERGEL MİSALİ BİR AYAK YERELDE

Bahadır Bey, “Büyük büyük dedem Türk Büyükleri Ansiklopedisi’nde geçtiğine göre şeyhülislam. Matbaanın kurulmasına fetva vermiş” diye devam ediyor: “Ailem okumaya meyilli insanlarmış. Rahmetli dedem, babamı önce Bursa’da Işıklar Lisesi’ne, oradan da tıbbiyeye gönderiyor. Bir amcam Saint-Joseph’te, halam Dame de Sion Lisesi’nde yatılı okuyor. Kendileri Akhisar’da yaşıyor. Küçücük bir kasaba ama şöyle düşünüyorlar; küçük yerleşim yerlerinde yaşıyor olmak kısır düşünmenizi gerektirmez. Pergel gibi ayağınızın ucunu sabitlersiniz bir yere ama vizyonunuz o kadar geniştir ki öbür ayağınızı istediğiniz gibi açabilirsiniz. Bizimkiler böyle bakmış ve eğitime çok önem vermişler.”

2) ARKA ARKAYA TRAJEDİLER

Baba Ali Bey, tıbbiyeyi bitiriyor ama doktorluk yapmak istemiyor. Manisa’da sahibi oldukları kömür madenlerini işletiyor. Lamia Hanım ile evleniyor. Bahadır Bey de çiftin üç çocuğundan en küçüğü olarak 1960 yılında dünyaya geliyor. Ancak doğumunun ardından babası yüksek tansiyon sebebiyle felç geçiriyor. Yenişehirlioğlu’nun çocukluğu eve fizik tedavicilerin gelip gitmesini izleyerek geçiyor. Aileye destek olan amca da malesef Ankara’dan Manisa’ya dönerken trafik kazasında hayatını kaybediyor.

3) AKHİSAR’DAKİ EVDEN DÜNYA MÜZELERİNE

Bahadır Bey’in Akhisar’daki tek katlı evlerinde en büyük eğlencesi bahçede çamurdan heykeller yapmak. Okumaya meraklı annesi, oğluna bir sanat ansiklopedisi alıyor. Yenişehirlioğlu, Akhisar’daki evden dünya müzelerini geziyor, meşhur tabloları öğreniyor. Ressamların bohem hayatı, renklerinin hikâyeleri, kurallara karşı çıkma cesaretini göstermeleri onu büyülüyor: “Var olan sistemi asla takmayarak yepyeni bir şey üretmenin o muhteşem hissiyatını iliklerime kadar hissediyordum.”

4) ALİYE BERGER’DEN ÇOK ETKİLENDİM

Onu çok etkileyen bir isim de oluyor, dinleyelim: “Ressam Aliye Berger, toplumun sert ve renksiz çizgilerine karşı eteğinin içine renkli kelebekler dikiyor. Yürürken o kelebeklerin birbiriyle öpüşmeleri ona yaşama coşkusu veriyor. Bundan etkilenip pastel boyayla onun bir portresini yapmıştım. Yıllar sonra bu hikâyeyi ‘Kerime’ romanımda kullandım. Kerime, çarşaflı bir kadındı. Baskı nereden gelirse gelsin reddedilmesi gereken bir şeydir. Bu kelebekler dışarıdaki baskıya karşı kendini ifade etmenin sembolü.”

5) KULAĞI KESİK VAN GOGH GİBİ Mİ OLACAKSIN

Sanat aşkını mesleğe döndürmek istiyor. Bir gün cesaretini toplayıp annesi babasına yemek yedirdiği esnada kapı kenarından içindekini haykırıyor: “Ben Paris’e gidip resim eğitimi almak istiyorum.” Annesi, istifini bozmadan eşine yemeğini yedirmeye devam ediyor. Sonunda dönüp, “Kulağı kesik Van Gogh gibi sürünmek mi istiyorsun? Üniversite sınavına gireceksin, hukuk fakültesini yazacaksın ve avukat olacaksın” diyor. Bahadır Bey için artık yapacak bir şey yok. Annesinin dediği gibi sınavı kazanıyor, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydoluyor.

6) AĞABEYİM İDAMLA YARGILANDI

Sene 1980’lerin sonu… Ortalık karışık. Yenişehirlioğlu: “Ağabeyim Cihan, Eskişehir’de ülkü ocakları başkanıydı. Bu ‘memleket meseleleri’ işinde biraz ileri gidince, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ağabeyimi evden aldılar. Ondan 70 gün boyunca haber alamadık. Sonunda bir karakolda bulduğumuzda işkenceden insanlıktan çıkmıştı. İdamla yargılanmaya başladı. Babam televizyondan yayınlanan duruşmaları seyrederken ‘Oğlum, oğlum’ diyerek hayatını kaybetti.”

7) CEZAEVİNE YAZDIĞIM MEKTUPLAR

Babanın ölüm haberi cezaevindeki ağabeye nasıl verilecekti? Yenişehirlioğlu anlatıyor: “Ona, ‘Babam senin acına dayanamayarak öldü’ diyemezdim. Babamın ağzından sahte bir mektup yazdım. Ağabeyim altı yıl sonra cezaevinden çıktı. Babamın öldüğünü ona üç yıl söyleyemedik. Yıllar sonra bana ‘Yazarlığınız ne zaman başladı?’ diye sorduklarında fark ettim ki aslında babamın ağzından ilk mektubu yazdığımda yazarlığa adım atmışım zaten…”

8) AVUKATLIĞI SEVMEDİM AMA İYİ PARA KAZANDIM

Henüz öğrenciyken ağabeyinin izlediği duruşmaları da sayarsak Yenişehirlioğlu, Akhisar’da 28 sene avukatlık yapıyor. Bu dönem boyunca insanlığın her halini gördüğünü anlatıyor: “Avukatlığı sevemedim ama sevmediğiniz bir işi de hayatta başarıyla yapabilirsiniz. İyi bir ceza hukukçusu oldum, iyi para kazandım. Yıllar sonra yazar olarak romanlarımda oluşturduğum karakterler, girdiğim yüzlerce davadan süzülen bilgi birikimiyle ortaya çıktı.”

9) YAZMAK ZARİF BİR İŞ VESSELAM

Yenişehirlioğlu, 2011’de Aliye Berger’in eteklerindeki kelebekler misali kendi devrimini yapma zamanı geldiğine karar verip avukatlığı bir günde bırakmış: “Tutkuyla istediğiniz şeyde başarılı olursunuz” diyor. İlk kitabı ‘Beyaz Usta Siyah Çırak’ bu dönemde çıkmış. Büyük çıkışını ikinci kitabı ‘Kerime’ ile yapmış. Eserleri yabancı dillere çevrilmiş. Bahadır Bey, “Oyunculuk aklımda yoktu ama içten içe bir gün yazar olacağımı hep hissediyordum. Yazmak güzel ve zarif bir iş vesselam” diyor. Yakında ilk deneme kitabı da çıkacakmış.

10) ‘SİZİ ÖLDÜRÜP YENİ DİZİYE ALACAĞIZ’

Oyunculuk, yapımcı bir dostunu kırmamak için ufak bir rolde oynayarak başlamış: “Ahmet Tezcan, ‘Yedi Güzel Adam’ dizisini çekiyordu. Ayıp olmasın diye yer aldım. Çok iyi geri dönüşler aldık. TRT, ‘Sevda Kuşun Kanadında’ dizisini teklif etti. Hadise yine köpürdü. Bu arada TRT, ‘Payitaht Abdülhamid’ dizisini kurguluyormuş. Sete geldiler ‘Sizi burada öldüreceğiz çünkü öbür dizide Tahsin Paşa olmanızı istiyoruz’ dediler. Bu dizi dört buçuk yıl sürdü. Akabinde ‘Barbaroslar’ dizisinde iki sezon oynadım.”

11) DİZİ SETLERİNDEN TBMM SIRALARINA

Tam yeni projelere hazırlanırken bir başka telefonla setlerden TBMM’ye transfer olmuş: “Sayın Cumhurbaşkanı Manisa milletvekilliği vazifesini tevdi etti. Bana ‘Aktör adam setten geldi, milletvekili, grup başkanvekili oldu’ dediler ama Cumhurbaşkanımızla il başkanlığı döneminden başlayan hukukumuz var. Hiçbir zaman mevki talebim olmadı. Kendisi tanıdığım en zeki adam ve en iyi oyun kurucudur. Siyasete girmem tamamen onun öngörüsü ve tercihiyle alakalı oldu.”

ÜÇ KUŞAK SİYASETTE

“Amcam Manisa’da Celal Bayar’ın siyaset arkadaşıydı. İki dönem vekil olarak vazife yaptı. Onun oğlu Mehmet Yenişehirlioğlu da ANAP’tan vekillik yaptı. Yenişehirlioğlu soyadından üç kuşak vekil çıkmış bir aileyiz. Hep siyasetin içinde olmuşlar, memleket meselelerine kafa yormuşlar.”

SAMİMİ YAKLAŞIM SORUNLARI ÇÖZÜYOR

Nispeten içine yeni girdiği siyaset alanıyla ilgili izlenimleri neler? Yanıtı: “Ben yara açan değil yara saran bir insanım. TBMM’ye girdiğim yıl grup başkanvekili oldum. Diyalogların açık olması, hadiselere şeffaf ve samimi yaklaşıyor olmanız birçok sorunun kökünü yok ediyor. Farklı düşünebiliriz; farklı kültürler, farklı inançlar hepsi bizim zenginliğimiz. Yeter ki birbirimize saygı duyalım. TBMM’de muhalefetle en kolay diyalog kurabilenlerden biriyim.”

KENDİMLE BARIŞIĞIM

“‘Payitaht Abdülhamit’ dizisinde kafamda fes, saray adabına göre el pençe divan duruştaki bir fotoğrafımı tesadüfen Beyefendi ile aynı şekilde durduğum fotoğrafın yanına koyup ‘Diziydi gerçek oldu’ diye caps yapmışlar. Hiç alınmadım, bu bir realite. Ben kendimle barışığım. Eksiklerimi de fazlalıklarımı da biliyorum.”

SOKAK HAYVANLARI MESELESİ

“Bir uçtan öbür uca herkesi dinlemek ve belli bir konsensüs sağlamak için düşünceleri toplamak çok önemli. Bu işin çözümü için merhamet duygunuzun olması lazım. Sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler, dernekler, barolar, mağdur aileleri… Yüzlerce insanı aradım. Bu hafta yaptığımız çalışmayı Cumhurbaşkanımıza izah edeceğiz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir