Herkes övüyor, Hürriyet yazarları eleştiriyor

A Milli Futbol Takımımızın, EURO 2024 F Grubu’ndaki ilk maçındaki 3-1 galibiyetle başlamasının yanı sıra, maçtaki goller, heyecanlı anlar ve kıran kırana mücadele dünya basınında yer buldu. Arda Güler yorumları dikkat çekti.

Milliler dünya manşetlerinde… Bugüne kadar en iyisi… Türkiye’nin Messi’siSpor

Ancak Hürriyet yazarları Yalçın Bayer ve Uğur Meleke, takımı eleştiren yazılar kaleme aldı.

Yalçın Bayer “Harika maç ama takımda ruh birliği oluşmamış… Yarı finali oynar mıyız” başlıklı yazısında Murat Çağlar Numanoğlu’nun eleştirisini köşesinden aynen aktarıyor:

“Takımda ruh oluşmamış! Belirttiğim takım birliği yok!

Beden dilleri ‘error’ veriyor… Türk mentalitesi yıllardır değişemedi bir türlü… Takım oyunu oynamıyorlar! Bireysel becerilerle gelen gollerle bu iş yürümez… Bu kafayı (mentalite) ve oyun tarzını değiştirmeleri gerekiyor. Hepsi iyi futbolcu ve yetenekli. Hoca da iyi.

Futbolcuların yürekleri ve mentaliteleri de oyun okuma becerileri de var. Taktiği sahaya yansıtmada yaşlarının ötesinde becerileri var; üst düzey! Fakat yavaş oynuyorlar, Özellikle orta saha. Fenerbahçe gibi (Mourinho’nun tespiti doğruydu!)

Durarak oynamanın modern futbolda yeri yok geriye düşersin! Neden durarak oynar bir takım? Neden akıcı ve organize olarak seri, göze güzel gelen top oynayamaz? Birçok sebebi var. Bunun başlıca sebebi… Mentalite!

Önce ‘ben’ değil ‘biz’ diyeceksin! Bencilliği ve topla fazla oynamayı bırakacaksın. Topu sev ama aşık olma… Aşk topta değil. Top sadece bir araç… Aşk topun çizgiyi geçtiği anda tribünlerdeki birliğin sevince dönüştüğü birlik anıdır…

Takım oyunu bu. Önce takım birliği lazım. Bunun içinde ruh lazım! Herkes ruhunu (Kalbini) ortaya koyacak tüm samimiyetiyle ve sevgiyle…

Önce takımını seveceksin ve takım olacaksın! Bir şey beklemeden… Birbirini iyi tanıyacaksın… Gözünü kapadığında pası kime ve nereye atacağını hissedeceksin!!! Bu ancak takım ruhuyla oluşur…”

Uğur Meleke ise eleştirisini daha teknik açıdan aldığı “O Tsitaishvili’nin adını öğretmeyecektik!” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullanıyor:

“Başta kanat savunma olmak üzere, Portekiz karşılaşması öncesi defansta üç önemli alarm verdi milli takım.

***

Üçlü oynayan takımlara karşı eşleşme sorunu

Gürcüler bize karşı 3-5-2 ile sahaya dizildiler. Son hazırlık maçımızda Polonya’nın da formasyonu bire bir aynıydı. Polonya’ya karşı yaşadığımız sorunun bir benzerini Gürcistan’a karşı deneyimledik maalesef. Topu sağda kısa ve tembel paslarla oyalıyorlar. Sonra uzun kros bir topla sol kanat beki görüyorlar. Ve genelde sol çizgide o adam bomboş, demarke vaziyette alıyor o topu.

Beşli orta sahalar sıkıntı yaratıyor

Gürcüler’in 23 yaşındaki sol kanat beki Tsitaishvili bize bu şekilde çok fazla sorun çıkardı. Dinamo Kiev kökenli, Lucescu’nun geliştirdiği bir futbolcu. Ancak mesele Tsitaishvili’nin müthiş bir oyuncu olması değil. Zaten müthiş bir oyuncu da sayılmaz. Mesele, bizim orta sahayı beşli kullanan, alanı genişleten takımlara karşı eşleşme sorunları yaşamamız.

Kovalamakta güçlük çektiler

3-5-2 oynayan bir takımda top sol kanat bekle buluşmadan önce onun sağ bekimiz Mert Müldür tarafından karşılanması halinde defansımız aşırı esniyor. Mert tarafından karşılanmadığından da Arda (daha sonra da Barış) kovalamakta güçlük çektiler Tsitaishvili’yi. Ayrıca bize sorun çıkaran tek kanat yönü sol değildi, sürekli sağa devrilerek oynayan Kochorashvili benzer şekilde defalarca demarke vaziyette aldı pasları. 6 gün sonra karşılaşacağımız Çekya da benzer bir formasyonla 3-5-2 diziliyor. Umarım o güne kadar hallederiz bu eşleşme problemini.

2- Arda Güler’i sağ kanatta kullanmak riskliydi

Arda bir pırlanta. İlk 11’de başladığı için, müthiş bir gol attığı için hepimiz çok mutluyuz, gururluyuz. Ancak Dortmund’daki performansını moleküllerine ayırdığımızda şunu gözlemliyoruz: Sağda oynadığı ilk 50-55 dakikada hem kendi yeteneklerini göstermede, hem de savunma yapmakta sorunlar yaşadı. Merkezde oynadığı son 30 dakikada ise daha özgür göründü Arda.

Gürcüler belki kanat akınlarını birden fazla golle sonuçlandıramadılar ama aynı açıkları Portekizliler’e verirsek daha çok sorun çıkartabilecekleri ortada. 50-55’ten sonra Barış Alper sağ kanada, Arda merkeze geçtikten sonra defansif sorunların azalmasını bekledik, ama bu kez de golümüz geldi ve çok geriye gömüldük nedense.

3- 79’dan sonra İstanbul’a kadar gömülmemeliydik

Signal Iduna Park’ta 67’de ikinci golü bulduk, bir 5-10 dakika kadar daha etkili oyunumuzu sürdürdük. Ancak özellikle 79’uncu dakikadaki Merih/Kaan değişikliği sonrası İstanbul’a kadar geriye çekildik neredeyse! Eğer öne geçtiğimiz her maçta oynamaktan bu denli vazgeçer ve bu kadar geriye çekilirsek fatura ödemememiz şansa kalır bence. Dortmund’da 79’da Merih oyuna girdi, libero pozisyonunu aldı. Savunmayı üçledik. Daha doğrusu beşledik. 9-10 kişiyle kalenin içine gömüldük ve dua etmeye başladık sadece. Oynamayı bıraktık çünkü. Dünyada bir büyük turnuvada 2-1 öne geçen ilk takım biz değiliz, sonuncu da biz olmayacağız. Gürcistan’a karşı 2-1’i bulduk diye bu kadar yaslanırsak çok fazla pozisyon veririz. Ve bedel öderiz bir dahakine.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir