Geleceğin petrolü için işbirliği sinyali: Türkiye önemli bir ortak

Avrupa Hidrojen Piyasası Birliği Hydrogen Europe Üst Yöneticisi (CEO) Jorgo Chatzimarkakis, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları, Orta Doğu ve Hazar bölgesini Avrupa’ya bağlayan boru hatları ve geleceğin petrolü olarak bilinen hidrojen üretim potansiyeliyle Avrupa’nın enerji kaynak çeşitliliğinde önemli bir ortak olarak görüldüğünü bildirdi.

Chatzimarkakis, AA muhabirine, hidrojenin Avrupa’nın kaynak çeşitliliğindeki yerine ve Türkiye’nin hidrojen ekosistemine katkısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hydrogen Europe bünyesinde Türkiye’den çok sayıda üye olduğunu ifade eden Chatzimarkakis, Türkiye’de bu alanda çeşitli öncü projeleri destekleyeceklerini ve “Hidrojen Türkiye” adı verilen bir yapı oluşturacaklarını dile getirdi.

Chatzimarkakis, kısa vadede yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojenin çimento, çelik, nakliye ve havacılık ile kara yolu taşımacılığı gibi fosil yakıtların yoğun kullanıldığı alanlarda mevcut endüstriyel süreçlerin karbondan arındırılmasını sağlamak amacıyla kullanılacağını anlattı.

Uzun vadede ise temiz hidrojenin enerji depolanması başta olmak üzere elektrik şebekelerinin dengelenmesi için kullanılacağını aktaran Chatzimarkakis, şunları kaydetti:

“Hidrojen, ayrıca hava ve deniz taşımacılığında, ticari ve endüstriyel ısıtma ve otoyol taşımacılığının farklı segmentlerinde kullanılabilecek. Hidrojen, yenilenebilir enerjinin zayıf noktalarının tamamlanmasını sağlayan önemli bir bileşen. Hidrojen ve yenilenebilir enerji madalyonun iki yüzü gibi değerlendirilebilir. Öte yandan, bu denklemde Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları, hidrojen üretim potansiyeli, Orta Doğu ve Hazar bölgesini Avrupa’ya bağlayan boru hatları ile Avrupa Birliği’nin enerji kaynak çeşitlendirmesinde önemli bir ortak.”

“HİDROJENDE PROJE ÖLÇEĞİ MALİYETLERİ ETKİLİYOR”

Daha fazla hidrojenin sisteme dahil edilmesinin jeopolitik ve ekonomik açıdan bir çok avantaj oluşturduğunu, hidrojenin, döngüsel ekonomide önemli rol oynayacağını vurgulayan Chatzimarkakis, şöyle devam etti:

“Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupalı ülkelerin Rus petrolü ve doğal gazına bağımlı olmanın sürdürülemez olduğunu anlamalarında yardımcı oldu. Savaş, hidrojenin ve döngüsel ekonominin potansiyelini daha da belirgin hale getirdi. Daha fazla hidrojen ile fosil yakıtlara daha az ihtiyaç duyulmasını ve dolayısıyla enerji bağımlılığının silahlanma olasılığının azalmasını sağlayacağını düşünüyorum. Bu sektöre uygun destekler verildiğinde, hidrojen doğal gazın yerini alabilir. Endüstrinin ve toplumun dönüşmesi zaman alacak ama bunda ısrarcı olmalı ve yarın daha başarılı olmak için bugün daha çok çalışmalıyız.”

Jorgo Chatzimarkakis, hidrojenin üretim maliyetlerinin azaltılmasına en büyük katkıyı sağlayan faktörlerden birinin, proje ölçeği olduğunu ifade etti.

Ölçeğin büyümesi ve projelerin artmasıyla maliyetlerin düşeceğini belirten Chatzimarkakis, diğer bir önemli faktörün ise piyasanın düzenleyici ortamı olduğunu dile getirdi.

Şu anda yenilenebilir hidrojene ilişkin katı kuralların, üretilen hidrojenin maliyetinin 5 kat artmasına yol açacağına işaret eden Chatzimarkakis, sözlerini, “2026’da bu kuralların hafifletilmesini umuyoruz. Fosil yakıt sübvansiyon almaya devam ettiği sürece, hidrojen için eşit şartlara ulaşmak zor olacaktır. Ölçek ekonomileri geliştikçe ve teknoloji, AR-GE ilerledikçe benzer bir maliyet düşüşü eğilimi öngörüyoruz. Fiyatların daha rekabetçi hale geldiğinin kanıtı olarak ilk Hidrojen Bankası açık artırmasındaki muhteşem sonuçlara bakın.” diye tamamladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir