Fransa’nın kader seçimi… Kâbus senaryosu gerçekleşebilir! Macron için kritik dönemeç… Aşırı sağa karşı sol ittifak son çare mi?

Fransa’da erken genel seçim için oy verme işlemi devam ediyor. Kararın alındığı günden bu yana geçen sürede AP seçimlerinden zaferle çıkan aşırı sağ bu yarışta da anketlerde önde görünüyor.

Fransa’nın iki turlu erken genel seçiminde gözler Macron’un aşırı sağ ile girdiği yarışa çevrilirken ülke yıllar sonra ilk kez bu kadar büyük katılım oranına sahip bir genel seçime şahitlik ediyor.

Ülkenin 5 yıllık parlamentosunu belirleyecek seçim iki turlu ve Fransa halkı 7 Temmuz’da tekrar sandık başında olacak.

Seçimler Ulusal Mecliste görev alacak 577 milletvekilini belirleyecek. Aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisinin tüm anketlerde önde görünmesi ve Avrupa Komisyonu’nun ülkeyi büyük bütçe açıkları nedeniyle uyarmasının ardında ülkede gergin bir bekleyiş var.

KATILIM YÜKSEK…PEKİ BU KİME YARAYACAK?

Seçime beklenmedik bir kararla gidilmesi ve seçim tarihlerinin tatil dönemine denk gelmesiyle vekaletle oy verme işlemine yönelik başvurular arttı. Bu kapsamda, Fransa İçişleri Bakanlığının verilerine göre seçimin ilk turunda oy kullanmak için vekalet verenlerin sayısı yaklaşık 2 milyon 641 bin oldu.

Ülkede 2022’deki genel seçimlerin ilk turunda bu sayı yaklaşık 1 milyon olmuştu. Bu yıl kayda değer oranda artan vekalet sayısı, ülkede erken genel seçimde sandığa gidenlerin oranının yüksek olacağının göstergesi oldu.

Fransa İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, yerel saatle 08.00’de başlayan oy verme işleminde saat 12.00 itibarıyla seçmenlerin yüzde 25,90’ı oy kullandı.2022’deki seçimlerde yüzde 18,43 olarak belirlenen bu oran, 2017’de ise yüzde 19,2 olarak kaydedilmişti.

Ancak oy verme oranının yükselmesinin Fransa’daki merkez ve sol partilere değil yükselişteki aşırı sağa yarayacağını analizleri yapılıyor.

Ekonomik açmazlar, işsizlik ve göçmen sorunu gibi birçok çıkmazla boğuşan Fransa’da aşırı sağın iktidarı ele geçirmemesi için yarışan partilerin seçmenleri sandığa gitmek konusunda isteksiz ve kararsızken karşı cephede bu durum tam tersi şekilde yaşanıyor.

BEKLENMEDİK ERKEN SEÇİM KARARI PARTİLERİ İTTİFAKA YÖNLENDİRDİ

Macron’un AP seçimleri yenilgisi sonrası aldığı erken seçim kararı, partilerin ittifaka yönelmesine neden oldu ve böylece seçim yarışına girecek üç büyük siyasi ittifak oluştu.

Anketlerin favori gösterdiği aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi seçime, merkez sağcı Cumhuriyetçiler (LR) partisinin lideri Eric Ciotti ve bazı LR adaylarıyla ittifak içinde katılıyor.

RN’nin Mecliste salt çoğunluğu almasından endişe eden solcu partiler Sosyalist Parti (PS), Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Fransa Komünist Partisi (PCF) ve çevreci parti Yeşiller (EELV) ise “Yeni Halk Cephesi” (NPF) ittifakını oluşturdu.

Fransa’yı 2017’den bu yana yöneten Macron’un partisi Rönesans da iktidarın ortakları Demokrasi Hareketi (MoDem) ve Horizons (Ufuklar) ile seçim kapsamında “Cumhuriyet İçin Hep Birlikte” başlığı altında ittifak kurdu.

Son anketler, RN’nin başı çektiği ittifakın Mecliste salt çoğunluğu elde edebileceğini gösterirken, solcuların kurduğu ittifakın sandıktan 2. çıkacağını öngörüyor.

Anketler Rönesans’ın etrafında kurulan ittifakın seçimi 3. sırada bitireceğine işaret ediyor, bu da iktidarın 2022 genel seçimlerinde elde ettiği nispi çoğunluğu da kaybetmesi anlamına geliyor.

Aşırı sağ ittifak seçimden beklendiği gibi zaferle ayrılırsa Marine Le Pen’in RN başkanı Jordan Bardella’yı başbakanlık koltuğuna orturmak istediği biliniyor

MACRON’UN KRİTİK DÖNEMECİ: FARKLI BİR BAŞBAKAN YA DA SOL İTTİFAKI ÇARESİ

Görev süresi 2027’de dolacak olan Macron, AP seçim sonuçlarının ardından “durumu açıklığa kavuşturmak için” erken genel seçim kararı aldığını belirtmiş; aşırı sağcı RN partisinin genel seçimleri kazanması durumunda da istifa etmeyeceğini “Sonuç ne olursa olsun kurumlar bellidir ve cumhurbaşkanının yeri de bellidir.” sözleriyle dile getirmişti.

Sandıktan aşırı sağ birinci çıkarsa Macron, seçimi kazanan siyasi partiden bir başbakan atamak zorunda kalacak. Bu da Macron’un cumhurbaşkanı olarak kendi partisinden farklı politikalar izleyen bir başbakanla çalışmasını gerektirecek.

Bu durumda ülkede 2002’den sonra ilk kez bir koalisyon hükümeti kurulabilir. Ancak aşırı sağın çoğunlukta olduğu bir mecliste hem göçmen hem de Avrupa karşıtlığı ve Fransa’nın birlikte rolünü tehlikeye sokacak görüşlerin hakim olma ihtimali ülkeyi büyük bir siyasi krize sokabilir.

Seçimlerin ardından Fransa’nın AB’den çıkışının gündeme gelmesi en büyük korkulardan biri

FREXIT KORKUSU BÜYÜDÜ

Erken seçimler ve aşırı sağın yükselişi Fransa’nın AB’den çıkışı yani Frexit gibi bir tehlikeyi de gündeme taşıdı.

Her ne kadar aşırı sağ blok Frexit söylemine propaganda sürecinde yer vermese de siyaset bilimciler bunun örtük bir şekilde parti programında yer aldığını, arka planda gizlice tutulmaya devam ettiğini söylüyor.

Buradaki en büyük tehlikenin ise aşırı sağ seçmenin büyük oranda AB karşıtı görüşlere sahip olması ve Fransız milliyetçiliğini öne çıkararak seçim zaferi sonrası AB’den çıkış stratejisini gündeme getirmesi olarak görünüyor.

SOL İTTİFAK OLMAZSA “KÂBUS SENARYOSU” GERÇEĞE DÖNÜŞEBİLİR

Macron’un iktidar ortaklarıyla kurduğu “Cumhuriyet İçin Hep Birlikte” ittifakı şimdilik seçimi aşırı sağ ve sol ittifakın gerisinde tamamlayacak gibi görünüyor. Şayet ikinci turada kadar bir değişiklik olmazsa Macron’un rahat çalışacağı bir başbakan ve parlamentoya sahip olmasının ve AB’den kopmamanın tek yolu Macron’un sol ittifakla birlik içine girmesi olabilir değerlendirmesi yapılıyor.

Bunun mümkün olmadığı ve aşırı sağın çoğunluğu ele geçirdiği bir sonuç ise seçim süreci başladığından beri “kâbus senaryosu” olarak değerlendiriliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir