Dünya ekonomisi yükselen enflasyonu kontrol altına aldı gibi görünüyor ancak büyümede ciddi sorunlar var. Son 40 yılın en yüksek enflasyonunun yaşandığı dönem durgunluk olmadan atlatılsa da özellikle dünyanın belirli bölgelerinde ciddi sorunlar yaşanıyor.
Küresel belirsizlik seviyesinin yüksek olması, finansal türbülans riskleri, gümrük tarifelerinin ve uluslararası ticarete yönelik diğer kısıtlamaların artması, kamu borcunun artışından kaynaklanan artan sorunlar, kimi ülkelerin büyümeyi hızlandıran, üretkenliği arttıran reformlardan kaçınması, mali önlemleri almaması, dünyanın birçok yerinde yaşlanan ve küçülen nüfus, ve iklim değişikliği beraberinde düşük büyümeyi getiriyor.
Küresel manşet enflasyonun, 2023’te yıllık ortalama yüzde 6,7’den 2024’te yüzde 5,8’e ve 2025’te yüzde 4,3’e düşmesi ve gelişmiş ekonomilerin, gelişmekte olanlara oranla enflasyon hedeflerine daha erken ulaşması bekleniyor.
Merkez bankaları ekonomileri canlandırmak için enflasyonun artık kontrol altında olduğunu varsayarak faiz indirmeye başladı. ABD Eylül ayı enflasyonu yüzde 2,4’e düştü, Euro bölgesinde ise manşet enflasyon yüzde 1.8’e düştü. Enflasyonu düşüren dünya ekonomileri şimdi daha hızlı ve kaliteli büyümeyi sağlamanın yollarını arıyor.
KÜRESEL EKONOMİ ‘GENEL OLARAK DAYANIKLILIK’ GÖSTERDİ
Uluslararası Para Fonu’nun Dünya Ekonomisinin Görünümü (WEO) Ekim raporunun açılış paragrafında, küresel ekonominin yüzyılda bir görülen bir salgın, çatışmaların patlak vermesi, gıda ve enerji krizleri ve hükümetlerin artan harcamaları karşısında “genel olarak dayanıklılık” gösterdiği belirtiliyor.
Önümüzdeki beş yıl için küresel ekonomiye dair büyüme beklentileri, on yıllardır en düşük oran olan yüzde 3,1 ve 3,3 ile yetersiz kalmayı sürdürüyor. Çin’in giderek zayıflayan performansı, Latin Amerika ve Avrupa ekonomilerinin kötüleşmesi fren yapan küresel ekonominin olumsuz unsurları…
IMFye göre, küresel ekonomi, enflasyon düşürme süreci boyunca alışılmadık derecede dirençli kaldı ve beklentilerin aksine resesyona girmedi. Büyümenin 2024 ve 2025’te yüzde 3,2’de sabit kalması öngörülüyor. Gelişmiş ekonomiler bu yıl ve gelecek yıl yüzde 1,8 büyüyecek, gelişmekte olanlar ise bu dönemde yüzde 4.2 büyüme gösterecek.
Gelişmiş ekonomilere bakacak olursak; ABD bu yıl yüzde 2,8 ile diğerlerine göre güçlü bir büyüme gösterecek, gelişmiş Avrupa ekonomileri de bu yıl yüzde 1, gelecek yıl da yüzde 1,4 ile resesyona girmese de ekonomide uyuşuk süreci sürdürecekler.
Her zaman başta Çin olmak üzere yüksek büyüme performansı ile küresel ekonomiyi kurtaran gelişmekte olan ülkeler fren yapmaya başladı. Bunda 2006-15 arasındaki ortalama yüzde 9 büyüyen Çin ekonomisinin, bu yıl yüzde 4,8 gelecek yıl yüzde 4,5 ile yavaşlayacağına dair öngörülerin büyük payı var.
YAPAY ZEKA SÜRECİ ASYA EKONOMİLERİNE DESTEK OLDU
Ancak yine de gelişmekte olan Asya ülkeleri bu yıl yüzde 5,3 ve 2025’te yüzde 5 büyüme ile gelişmekte olan dünyadan daha hızlı büyüme gösterecekler. Yapay zekaya yapılan önemli yatırımlarla yönlendirilen yarı iletkenlere ve elektronik cihazlara olan talebin artması Asya’da büyümeyi desteklerken tahminlerin yükseltilmesini de sağladı.
Asya ekonomisinin yıldızı Hindistan olacak, bu yıl yüzde 7, gelecek yıl yüzde 6,5 büyümesi bekleniyor. Diğer yandan Vietnam ve Kamboçya da yüzde 6 seviyesinde büyüme hızıyla öne çıkıyor.
Çin’in yanında özellikle Latin Amerika bölgesine ilişkin beklentiler de kötüleşiyor. Gelişmekte olan ekonomilerde, emtiaların (özellikle petrol) üretiminde ve nakliyesinde yaşanan aksamalar, çatışmalar, iç karışıklıklar ve aşırı hava olayları, Ortadoğu ve Orta Asya ile Sahra Altı Afrika’nın büyüme görünümünde aşağı yönlü revizyonlara yol açtı.
TÜRKİYE’DE BÜYÜME ORTALAMANIN ALTINA İNECEK
IMF’ye göre, Türkiye’de, büyümenin 2023’teki yüzde 5,1’den 2025’te yüzde 2,7’ye düşmesi bekleniyor. Bu yavaşlama, 2023 ortasından bu yana parasal ve mali politikada sıkılaşmaya geçişten kaynaklanıyor. IMF verilerine göre, Türkiye’nin 2024 ile 2029 arasındaki büyüme performansı, gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altında kalacak.
Özellikle bu yıl yüzde 3, gelecek yıl yüzde 2.7’lik büyüme hızı; bırakın yüzde 4,2 büyüyecek gelişmekte olan ekonomileri dünya ekonomisinin yüzde 3,2 olarak öngörülen mütevazi hızının bile gerisinde kalacak. Türkiye’nin 2006 ile 2015 yılları arasındaki ortalama büyüme hızı da yüzde 5,1 ve önümüzdeki yıllarda da bu oranın epey altına iniliyor.
ÇİN ARTIK YÜZDE 5 HEDEFİNİ BİLE YAKALAMAKTA ZORLANIYOR
Bu noktada Çin ekonomisinin performansı önem kazanıyor. Çünkü Çin geçmiş yıllarda dünya ekonomisi durgunlukta iken yüzde 2006-15 arası ortalama yüzde 9,6 ve 2016 ile 2019 arası yüzde 6’nın üzeri büyüme hızıyla dünya bu durumu telafi eden dev bir ekonomik güçtü. Şimdi resmi hedef olan yüzde 5 büyümeyi gerçekleştirmeye çalışıyor.
Son olarak bu yılın üçüncü çeyreğine ilişkin hayal kırıklığı yaratan yüzde 4,6 büyüme verisi açıklandı. Bu 2023’ün birinci çeyreğinden bu yana en düşük büyüme oranı. Yetkililer, yılsonunda yüzde 5 büyüme hedefinin yakalanacağını açıkladı.
Konut sektöründe devam eden kriz, zayıf iç talep, deflasyon riski ve Batı ile ticaret sürtüşmeleri Çin ekonomisinin performansını aşağıya çekiyor. Çin ekonomisinin en parlak noktalarından ihracat cephesinden de iyi haber gelmedi. Eylül ayında Çin’in ihracatı bir yıl öncesine göre yüzde 2,4 artarken, bu beklentilerin çok altında kaldı.
EKONOMİYİ İVMELENDİRME PAKETİ HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Son veriler, Pekin’in ekonomik toparlanmayı artırmak ve güveni yeniden inşa etmek için teşvik önlemlerini açıkladığı döneme denk geldi. Pekin, son 16 yılda dördüncü kez ekonomiyi ivmelendirme programı açıkladı. 2008, 2015 ve 2021’dekiler pek işe yaramadı.
Yeni önlemlere de tepkiler pek parlak değil. Çünkü önlemler kısa vadeye yönelik. Maliye Bakanı Lan Foan, kamu borçlanmasında önemli artışlar ve tüketiciler ile emlak sektörüne destek vaadinde bulundu ancak boyut veya zamanlama konusunda ayrıntı vermedi.
Borçlanma ile düşük gelirli hanelere sübvansiyon sağlanacak, emlak piyasası desteklenecek ve ekonomik büyümeyi canlandırmak için kamu bankalarının sermayesi güçlendirilecek. Piyasa uzmanları 2 trilyon yuan ile 10 trilyon yuan (283 milyar ila 1,4 trilyon dolar) arasında bir harcama paketi bekliyordu.