Efsane büyükelçi ‘ekümenik’ tehlikesini açıkladı. Fener Rum Patriği devlet gibi zirveye katılmıştı

İsviçre’de düzenlenen Ukrayna Barış Zirvesi’nde, Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil ederken Fener Rum Patrikhanesi’nin Patriği Bartholomeos’un da, ekümenik sıfatıyla zirveye katılması Lozan tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Duruma tepkiler sürerken emekli diplomat Tugay Uluçevik, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve önemli bir uyarı yaptı. Uluçevik, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Bartholomeos’un uluslararası bir zirveye ayrı ayrı katılmış olmasının; Türkiye’nin “Fener Rum Patrikhanesi Türk kanunlarına tabiidir. Türk dini kurumudur” beyanını çürüttüğünü ifade etti.

Açık açık suç işlendiğini belirten Uluçevik, “Hem ‘benim kanunlarıma tabiidir, ekümenik vasfı yoktur’ diyoruz öte yandan benim bakanımın katıldığı yerde ayrı katılıyor. Hem de Vatikan gibi dini bir kuruluşun devletleşmiş şekliyle katılıyor ve isimleri zikrediliyor” ifadelerini kullandı.

“YUNANİSTAN’IN HEDEFLERİNDE BİZANS’I DİRİLTME VARDIR”

Katılımcı listesinin konferanstan önce çıktığını kaydeden Uluçevik, “Bu duruma sessiz kalınırsa yakında Avrupa Birligi’ne (AB) girme şartlarından biri patrikhanenin ekümenik sıfatını tanımak derlerse ne yaparız? Yunanistan’ın tarihi hedeflerinde Bizans’ı diriltme vardır, patrikhaneyi de o amaçla kullanmak istemektedirler, bunun şakaya gelen bir tarafı yoktur” açıklamasını yaptı.

NELER OLMUŞTU?

İsviçre’de düzenlenen ve Dışişleri Bakanlığı düzeyinde olan Ukrayna Barış Zirvesi’ne Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin “ekümenik” sıfatıyla katıldığı ve Fener Patriği’nin bu sıfatla konuşma yaptığı ortaya çıkmıştı. Türkiye, söz konusu konferansta Dışişleri Bakanı tarafından temsil edilirken Patriğin, konferansa ekümenik sıfatıyla katılarak konuşma yapması ve masada bayrağının bulunması akıllara Lozan Anlaşması’nı getirmişti.

ATATÜRK “HIYANET OCAĞI” DEMİŞTİ

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Osmanlı Devleti içerisinde “ekümenik” bir statüye sahipti. Bütün dünya Ortodokslarının liderliğini üstlenen bir evrensel bir kurum niteliğinde kabul ediliyordu. Aynı zamanda, Patrikhane, Osmanlı Devleti’nin son 60 yılında 1861-1865 Nizamnâmesine göre idare edildi. Sultan Abdülaziz tarafından onaylanan bu Nizamnâmeye göre Patrikhane, Patriğin yönetiminde, sivil işler için dört metropolit ve sekiz kişiden oluşan St. Synode meclisi tarafından idare ediliyordu.

Buna karşılık, Patrik ve Patrikhane görevlilerinin 1453 yılıyla Lozan Anlaşması’nın imzalanmasına kadar geçen süre boyunca yürüttüğü zararlı faaliyetler, devleti parçalama ve Türk unsurunu yok etme ve dinsel bir hakimiyet kurma çabaları nedeniyle Patrikhane’nin statüsünü değiştirilmiş ve Patrikhane siyasi faaliyetlerden uzak tutulmuştur.

Lozan görüşmeleri devam ederken Türk heyeti Patrikhane’nin yurt dışına çıkarılmasını istemiştir.20 Ocak 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk, Patrikhane hakkında, “Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir?” ifadelerini kullanmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir