Efendiler; yarın Cumhuriyetimiz 101. yaşına giriyor.
Farkında mısınız?
Geçen sene 29 Ekim’de 100. yıldönümünde sınıfta kalmıştınız. Devlet bir asırlık cumhuriyetin hakkını verememişti. Ne doğru düzgün bir kutlama gerçekleşti ne de 100. yıl anısına bir anıt/bir sembol yapıldı.
Hani nerede?
Neyse ki; halk rejimine sahip çıktı da kendi kutlamasını yaptı.
Ve işte yine bir 29 Ekim’e ulaştık.
Yarın Cumhuriyet Bayramı.
Yeni ve son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşına girecek.
Acaba bu kez hakkıyla kutlanacak mı? Manasına ulaşılacak mı?
Devletimizin sonsuza kadar yaşaması için halkımıza moral, motivasyon, güç ve kararlılık kaynağı olabilecek mi?
İlk 100 yıl çok kritikti. O eşik aşıldı. Şimdi daha zorlu bir aşamaya geçildi. Bölgeye baksanıza. Irak ne olmuş? İran ne durumda? Suriye paramparça. Lübnan dağılmış. Kuzeyde Ukrayna/ Rusya savaşıyor. Filistin halkı kıyımdan geçiriliyor.
BİZ VATANIMIZIN, CUMHURİYETİMİZİN KIYMETİNİ BİLMEYECEK MİYİZ?
Mana dedik ya…
İşte bunu anlamalıyız.
Cumhuriyet bunu nasıl sağladı?
Rejimin hangi esasları toprak bütünlüğümüzün ve kardeşliğimizin teminatı oldu?
Bunları biliyor muyuz?
İşte bayramlar bunun içindir. Kutlamak ve daha çok anlamak.
ERTELENEMEZ !
Nedir devletimizin esasları? Cumhuriyetimiz kurulurken değişti. Ne değiştirildi?
Devrim ne getirdi de bizi koruyor?
Padişah yok, seçilmiş Cumhurbaşkanı var. Günü gelince halk karar verecek ve gidecek. Hanedanlık yok. Babadan oğula geçecek sultanlık devri 100 yıl önce bitti.
Biz kul değiliz. Yurttaşız. Hak sahibi vatandaşlarız. Ve eşitiz. Dil, din, mezhep, cinsiyet, statü farkı gözetilemez. Laiklik bunun sigortasıdır. Herkes istediği gibi yaşar.
Ve kadınlar…
Cumhuriyetimiz bir kadın devrimidir. Eşit haklara sahip oldular. Özgürleştiler.
Başka?
Cumhuriyetimiz bir eğitim seferberliğidir.
Bir kültür devrimidir. Bir aydınlanmadır.
Kalkınma hareketidir Türkiye Cumhuriyeti.
Yurtta ve dünyada barış felsefesidir.
Çocuklara bayram armağan eden, Cumhuriyeti gençlere emanet eden, öğretmeni baş tacı gören, üreten köylüyü milletin efendisi olarak yücelten bir bakış acısıdır bizim sistemimiz.
Dikkatinizi çekerim başımızı belaya sokan her olay bu esaslardan uzaklaşmanın neticesidir. Tek tek inceleyin isterseniz. Cumhuriyetin kuruluş değerlerine, kurucu felsefeye sadık kalsak hiç bir zaman beka sorunumuz olmaz.
Kurtuluş daima kuruluş ayarlarında.
İÇ CEPHEYİ GÜÇLÜ KILACAK olan da budur.
Peki soralım o halde:
Herhangi bir gerekçeyle böylesine anlamlı ve değerli tarih ıska geçilebilir mi? Geçiştirilebilir mi? Akıllı bir devlet, bilinçli bir halk böyle bir bayramı kutlamaktan vazgeçebilir mi? Terör saldırısı olunca Cumhuriyete hep beraber daha kararlı ve güçlü biçimde sarılınca mı etkili mesaj vermiş oluruz yoksa kutlamaları erteleyince mi?
Hangisi?