Kaan İNCİLİ
Tabii ki bu kıyılarda, tarihi dokusu bozulmamış onlarca irili ufaklı sahil kasabası; bütün yorgunluğunuzu atabileceğiniz onlarca kafe, restoran ve manzara noktasıyla birlikte Akdeniz’in derinliklerine kadar uzanan masmavi manzarasıyla bizleri bekliyor.
En doğuda, Monaco Prensliği’nin hemen altında başlayan bu dünya harikası koylar; sırasıyla Cap d’Ail, Beaulieu-sur-Mer, Villefranche-sur-Mer, Nice, Antibes, Cannes, Port Grimaud ve Saint-Tropez gibi yerleşim yerlerini ardı ardına sıralıyor. Tabii bu kadar baştan çıkarıcı yerin yan yana olması, rotamızı belirlerken seçim yapmak konusunda bizi biraz zorluyor. O zaman, ana başlıklarla bugün bu koyları ve içeriye doğru uzanan diğer tarihi alanları tanıyalım.
Cap d’Ail’in hemen tepelerinde yer alan Eze, sanat severler için bulunmaz bir hazine. Birbirinden değerli yağlı boya tablolar, el işi takılar ve daracık sokaklarında karşınıza çıkabilecek heykeller, “İyi ki burayı görmüşüm” dedirtecek. Neredeyse bütün Cote d’Azur’u görebileceğiniz bir noktada güzel bir aperatif almayı unutmayın.
Villefranche-sur-Mer ise deniz kenarında yapabileceğiniz keyifli ve uzun bir yürüyüşü, tarihi sokaklarında çekeceğiniz onlarca fotoğrafı size bu değerli coğrafyanın bir armağanı olarak sunacaktır.
Bölgenin olmazsa olmazı Nice ise tabii ki güzel sahili, plajları ve hareketli hayatı ile sizi tatmin edecektir. Ancak unutmayın ki bu bölgeyi bitirdiğinizde Nice, büyük ihtimalle listenin en sonunda yer alacaktır.
“Ben bir sanat aşığıyım ve hep daha fazlasını istiyorum” diyorsanız; Matisse, Picasso, Braque gibi sanatçıların eserlerinde ilham kaynağı olan, hatta Chagall’ın 20 yıl yaşadığı Saint-Paul-de-Vence, sizi gerçek dünyadan bir süreliğine de olsa uzaklaştırmaya yetecektir. Sonuçta Sophia Loren, Catherine Deneuve ve Burt Lancaster başta olmak üzere onlarca ünlü buranın müdavimi olmuşsa mutlaka bir bildikleri vardır.
Antibes ise tam bir yazlık kasaba havasına sahip olup her bütçeye uygun imkanlar sunacaktır. Plajlarında, Cannes manzarası eşliğinde yüzmeyi reddedemeyeceksiniz.
Cannes ise her ne kadar 1946 yılında yapılan film festivaliyle bilinse de, şık butiklerin, en iyi standartlardaki dünyaca ünlü otel zincirlerinin ve tabii ki kalite ve serviste dünya standartlarının çok üzerinde olan plaj restoranlarının unutulmaz bir güne ev sahipliği yapmasıyla da tanınır. Bu kadar yol gitmişken, gözlerinizi motor yatlardan ayırıp kırmızı halıda fotoğraf çektirmeyi unutmayın.
Avrupa’nın en büyük yapay limanı olan Port Grimaud, Venedik vari kanalları ve köprüleri, pastel renkli evleri ve tabii ki birbirinden farklı onlarca yelkenli teknesi ile çıtayı “daha fazlası olamaz” dediğiniz yere çıkaracak.
Yüz milyonlarca euro ile ifade edilen Saint-Tropez’in turizm endüstrisindeki yeri tabii ki yadsınamaz. Günümüz ünlülerinden hangisini isterseniz görebileceğiniz Saint-Tropez, dünyanın en önde gelen lüks markalarının plajlarına ve restoranlarına ev sahipliği yapıyor. Tüm Cote d’Azur’u gezdiyseniz, buradaki iyi bir plajda dinlenip “Cote d’Azur’un en güzel yeri neresi?” diye uzun uzun konuşabileceğiniz son nokta olacaktır.
Tatmadan Dönmeyin: Moules Marinières (marine midye), Huitre (istiridye), baget ekmek, éclair.
Görmeden Dönmeyin: Eze, Saint-Paul-de-Vence, Cannes.
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun. Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com