Bu kitapta sarsıcı gerçekler var…

Son birkaç gündür gündemde gene Ayşe bint Ebu Bekr’in yaşı var. Soner Yalçın’ın yeni kitabı “Tağut: Kutsal Aldanışın Soyağacı”nda bahsettiği gibi 6 ya da 9 yaşında değildi elbet evlendiğinde. Elbette o yaşta değildi. Konuyu tekrar yazmayayım şimdi.

İyi de nereden çıkıyor bunlar?

Kafası karışık tarihçilerden ve çelişkilerle dolu hadis kitaplarından.

Mesela Sahih-i Buhari’den…

Ve soru şu: Buhari sahiden de sahih m?

Konu ile ilgili bir parantez açıp Soner Yalçın’ın “Tağut: Kutsal Aldanışın Soyağacı” kitabından bir alıntı yapmalıyım:

“…Buhari yaşamında kitap yazmadı. Buhari’nin kitabı diye bilinen Sahih-i Buhari adlı eseri İbni Hacer derledi. Buhari ile Hacer arasında 596 yıl var! Bu söylendiği zaman kimi ulema der ki, İbni Hacer’in derlemesini bir diğer hadisçi olan El-Khushaymani’ye dayanarak yazmıştır. Yani, Hacer ile Khushaymani arasındaki yıl farkını, 463 yıla düşürürler. Buhari ile Khushaymani arasındaki yıl farkı da 133 yıl. Sonuçta, İbni Hacer’den önce hadis kitabı yok. Peki, “Sahih-i Buhari” ciltlerinde neler var:

-Kadınların akıl ve dini eksiktir.

-Fatiha okunarak yapılan üflemelerle akrep sokması tedavi edilir.

-At, ev ve kadında uğursuzluk vardır.

-Bir kimsenin mümin ya da kâfir olacağı anne karnında belli olur.

-İsrailoğulları olmasaydı et kokmazdı.

-Havva olmasaydı kadınlar kocalarına ihanet etmezdi.

-Kadın, eşek ve köpek namaz kılanın önünden geçerse namaz bozulur.

Hani son yıllarda kerameti kendinden menkul dincilerin, sizleri şaşırtan “hamile kadın sokağa çıkmasın” gibi konuşmalarının kaynağı bu tür hurafeler işte. Buhari değerlidir; ama ona atfedilen hadis derlemeleri ne derece doğrudur, tartışılır. Örneğin Ebu Hureyre’nin Hayber Savaşı’nda Hz. Muhammet’in yanında olduğu hadisine nasıl inanılır? Hureyre bu savaştan sonra İslam’a girdi. Hz. Muhammet’ten sonra ilk ölen eşinin Sevde olduğu gibi yanlışlar var.”

Tağut: Kutsal Aldanışın Soyağacı…

Soner Yalçın’ın son kitabı. Sarsıcı ve cesur. Lafı döndürmeden, evirip çevirmeden, taşlanmayı göze alıp hakikati yazmak kolay değil. Gerçek ve yalan, din ve hurafe, akıl ve cehalet arasında bir yolculuktu bu.

Peki, kitabın adı neden Tağut?

TAĞUT NEDİR?

Tağut derin anlamları olan bir sözcük. Bakara suresi, 256: “…Artık kim tağutları reddeder ve Allah’a inanırsa en sağlam kulpa sarılmıştır”

Tağut çok katmanlı ve hem zahir hem de batın anlamları var.

Tağut; dini içerden bozup, tahrip eden düzenbaz…

Tağut; zalimlerin kurduğu düzen…

Tağut; Kur’an’ın manasını bozan…

Tağut; kafasına göre hüküm ekleyip çıkaran…

Tağut; mazluma zulmeden…

Tağut; Hz. İsa’yı Romalılara karşı kışkırtan, ondan kurtulmak isteyen, onu nihayetinde öldürten…

Tağut; Hz. Musa Tur dağına çıktığında yerine bıraktığı kardeşi Harun’u dışlayan, yemininden/sözünden dönen Samiri’nin etrafında birleşen…

Tağut; hakka savaş açıp batıla sarılan vs.

İşte Hz. Muhammed Mustafa hayatı boyunca bu sistemle savaştı…

Ve…

Bu kelime yakın tarihte, İran İslam Devrimi döneminde Ayetullah Humeyni’nin en sık kullandığı sözcüklerden biriydi. Tağut rejimi olarak nitelediği ise emperyalist ve kapitalist sistemdi: Yani Neoliberalizm…

Hatırlayın, ABD’yi “Büyük Şeytan” olarak nitelediği dönemler.

Sonrasında Suriye Savaşıyla birlikte IŞİD militanlarının bile diline düştü: “Tağut tağut…” diye çektikleri videoları hatırlayınız, kelime gerçek anlamından koparıldı…

Bu önemli keza Soner Yalçın’ın “Tağut: Kutsal Aldanışın Soyağacı” kitabında gerçek İslam’ın nasıl yok edilip aynada bozuk bir suret yaratılışını da belge ve bilgileriyle okuyacaksınız…

KOMPLO TEORİLERİ

Komplo teorilerine bayılırız. İnsan inanmak istediğine inanır çoğunlukla gerçeğin peşinde değildir çoğu kez. Bazen gizem bazen merak en çok da bilgisizlikten midir bilinmez tüm tarih boyunca komplo teorileri hep revaçtaydı.

Mesela…

Hermes Trismegistus tarafından yazıldığı varsayılan “Hermetik efsaneler”

Aleister Crowley’ın “Altın Şafak Hermetik Cemiyeti” ve “Doğu Tapınağı Cemiyeti” hakkında yazdıkları…

Comte de Mirebau’nun masonların sözde gizli hedeflerini deşifre eden “Gizli Belgeler” yalanı,

Augustin Barruel’in masonluğu Fransız Devrimi ile irtibatlı gösteren dört ciltlik kitabında yazdıkları…

LeoTaxil’in masonluk ile satanizmi birleştirdiği “palladizm” kavramı…

Rus Rahip Sergei Alexandrovich Nilus tarafından yazılan “Sion Liderlerin Protokolleri” sözde belgesi,

Jack Chick’in Protestanlara karşı Vatikan ile Müslümanların işbirliği yaptığı vs.

Fakat Soner Yalçın’ın kitabında komplo teorisi yok. Yazılan her şey sahici, belgeli ve zamanın hakemliyle mühürlü. Okudukça anımsayacak ve birilerine çok kızacaksınız. Belki de kendinize! Bir Soner Yalçın klasiği olan doğru bildiğiniz yanlışlar da cabası.

Yalanlar, yalanlar, yalanlar…

DÜŞMAN YARATMAK…

Hitler, “Kavgam” kitabında yalanın niye büyük olması gerektiğini şöyle anlattı:

“Büyük yalanın her zaman bir inandırıcılık gücü vardır, zira ülkenin geniş kitleleri küçük yalana kıyasla büyük yalana her zaman daha kolay inanırlar, çünkü kendileri önemsiz konularda sık sık küçük yalanlar söylerler ama büyük ölçekli yalanlar söylemeye utanırlar. Devasa yalanlar söylemek akıllarına bile gelmez ve bu nedenle, başkalarının gerçeği muazzam ölçülerde çarpıtacak kadar arsız olabileceğini düşünemezler… Yalan olduğunu kanıtlayan veriler kendilerine açıkça gösterildiğinde bile, kuşku duymaya, tereddütlü olmaya devam ederler, çünkü çarpıcı ölçüde arsız olan yalan ardında her zaman izler bırakır, yalan olduğu ortaya çıktıktan sonra bile. Dünyanın tüm uzman yalancıları bunu bilir.”

Soru şu: Biz yalan denizinde nasıl kaybolduk? Budandıkça büyüyen bir yalan ağacı bu ve kökünden söküp atmak gerekli ki işte bu yüzden okur da yazar kadar kararlı ve cesur olmak zorunda…

Keza kitapta her sayfada gerçekler yüzünüze çarpılıp duracak ve sorular çınlayacak kulaklarınızda:

Nasıl kuşatıldık?

Aklımız ne ara böylesine iğdiş edildi?

Esas düşman kimdi?

Soru çok. Suçlu kimdi peki?

Yalanlara kanan mı yoksa kandıran mı?

Ya da aldanmaya programlı mı insan?

Bilemiyorum. En azından sorunu doğru tespit etmek de iyi bir başlangıç…

DİN SİLAHI

Neoliberalizmin en etkili silahı: Din ve etnisite. Düşman yaratmak en kolayıydı, nefret ektiler mi bir kez yüreklere insanı paramparça etmek kaçınılmazdı.

Bilgiye karşı cehalet…

Hakikate karşı yalan…

Düzene karşı kaos…

İşte Soner Yalçın kitabında tüm bu kötücül büyük projenin her bir ayağının nasıl ilerlediğine, o acımasız çarkın nasıl işlediğine tanıklık ediyorsunuz.

Yüzyıllık bir talanın şeceresi bu kitap!

Koşulsuz teslimiyetin, zayıflığın, korkaklığın ya da açgözlülüğün ve aslında başarısızlığın manifestosu bugün geldiğimiz yer…

Hükümetler ya da muhalefet, ya da kendini aydın olarak niteleyen kimi karanlık tipler neden başarısız oldu peki?

Çünkü…

Yaptıkları mağduriyet/nefret diliydi…

Yaptıkları olumsuzlama paradigmasıydı…

Yaptıkları korkutma stratejisiydi.

Olmadı, tutmadı…

TAĞUT DÜZENİ NASIL YIKILIR?

Darwin dedi ki: “Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan!”

Peki, bu acımasız devasa dişlilerin arasında ezilmemenin yolu ne? Sorunu inkâr edip,” böyle gelmiş böyle gider” kolaycılığına kaçıp arkanızı dönüp her şeyi unutacak mısınız?

Oysa… Bir insanın öldürmek nasıl tüm insanlığı öldürmek gibiyse bir insanı kurtarmak da tüm insanlığı kurtarmak gibi değil mi?

Karamsarlığa gerek yok aslında, belki de ihtiyacımız olan tek şey biraz cesarettir!

Çünkü… Her devrim yürekte başlar!

Hz. Ali dedi ki, “İnsan bilmediğinin düşmanıdır”

Soner Yalçın’ın “Tağut: Kutsal Aldanışın Soyağacı”nı okuyun, okutun ve zamanın “Tağut”larından yüz çevirin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir