Bolşevik Devrimine uzanan yol… Tiflis banka soygunu.. Yapan ekipte Lenin ve Stalin de vardı

19. Yüzyılda doğan halkçı/Narodnik akımların dönemin despot rejimlerini her yerde hedef aldığı mücadele deneyimlerinin ardından Marksizm’in bilimsel-tarihsel yöntemini benimseyen devrimciler kitlesel ayaklanmaların peşindeydi. Ancak bu kitle hareketlerini yaratabilmenin çelik gibi bir partiden geçtiğini kavrayan Lenin, Çarlık rejimine karşı mücadele eden Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni bu doğrultuda yeniden yaratmaya çalışıyordu. Devrimin nesnel koşullarıyla devrimcinin iradesi birleşmeliydi. O irade, partiyi örgütlemek ve kitleleri yönetmek için gerekliydi. Bazen de sadece partinin varlığını korumak için…

Narodniklerin cesur eylemleriyle anarşistlerin suikastları ve sabotajlarıyla bambaşka bir yüzyıla giriliyordu. İradenin her hamuru yoğurabileceği düşüncesiyle devrimin nesnel koşullarının var olup olmadığı tartışmaları birlikte yürüyordu. 1907 yılına gelindiğinde, Asya’nın yükselen gücü Japonya, Rusya’yı yenilgiye uğratmış bu da Rus topraklarında 1905 Devrimi’nin kıvılcımını çakmıştı. Ama dış düşmana gücü yetmeyen Çar’ın iradesi Rus emekçilerine baskın gelmiş devrim yenilgiye uğramıştı.
RDSİP, yenilgi koşullarında hem varlığını korumaya hem de devrime önderlik edecek yeni bir parti örgütü yaratmaya çalışıyordu. Bu bağlamda Lenin’in önderlik ettiği kanat yani Bolşevikler bu yeni ve savaşan örgüt için gereken kaynağı bulmaya çalışıyordu.

BOLŞEVİKLERİN İRADESİ BANKA KASALARINI KIRDI
Bugün Gürcistan’ın başkenti olan Tiflis o dönemde Rus Çarlığı’na bağlı önemli kentlerden biridir. Devrimciler, posta ofisinden Rus İmparatorluğu Devlet Bankası’nın Tiflis şubesine gitmekte olan posta arabası ve korumalarına saldırarak ele geçirilen parayı devrimci faaliyetler için kullanmayı planlıyordu. 26 Haziran’da saat 9 civarında yirmi kişilik bir ‘köylü’ grubu yemek yemek için Tiflis’in Erivan meydanında bir restorana girer. Restoranda yemekler sipariş edildikten az sonra silahlarını çeken bu grup kamufile olmuş devrimcilerden başkası değildi. Restorandan giriş çıkışları kesen devrimciler 10:30 civarında meydana giren posta arabasına hücum eder. Bomba ve silah sesleri meydanı adeta bir savaş alanına çevirmişti.

(Tiflis, Erivan Meydanı)

Hücumdan biraz önce Kamo lakabıyla tanınan Bolşevik, Simon Ter-Petrosyan meydana bir süvari yüzbaşı üniformasıyla gelmiş ve etraftaki güvenlik güçlerini şaşırtmayı başarmıştı. Meydanda çıkan çatışma esnasında Kamo posta arabasından 314 bin rubleyi almıştı. Kentten çıkarken karşılaştığı polislere de paranın güvende olduğunu söyleyerek aralarından sıyrılmayı başardı. Polisler ‘süvari yüzbaşı’nın sözüne güvenerek parayı bırakıp çatışma alanına dönmüş ancak ne parayı ne de devrimcileri yakalayabilmişlerdi.

SOYGUN DÜNYA BASININDA ÇARLIK TELAŞTA
Soygun eylemi dünya basınına bomba gibi düştü. Londra’da Daily Mirror “Bomba yağmuru: Devrimciler İnsanların Kalabalık Olduğu Yerde Yıkıma Yol açtı” The Times’da “Tiflis’te Bomba Öfkesi”, Paris’te Le Temps “Facia”, Amerikalı The New York Times’ta da “Bombalar Birçok Kişiyi Öldürdü; 170.000$ çalındı” diye yazdı. Çarlık yönetiminin itibarı yerle bir olmuştu. İmparatorluk bankasının parasını koruyamayan bir devletin iktidarı şaibelidir çünkü… Çarlık, hemen harekete geçerek soygunun sorumlularının yakalanması ve paranın bulunması için özel bir birim kurdu. Hızlı bir takibat başlatıldı ancak Bolşevikler yakalanmamayı başaracaktı.

Bolşevikler soygundan elde edilen parayı Tiflis’te Stalin’in arkadaşlarının evinde tuttu. Para bir döşeğin içerisinde saklandı. Para daha sonra Stalin’in çalıştığı Tiflis Meteorolojik Gözlemevi’nde müdürün divanına konuldu. Paranın büyük kısmı o zamanlar Rusya’nın bir parçası olan Finlandiya’da Lenin’in evine Kamo tarafından taşındı.

SOYGUNU KİMLER PLANLADI: KANATLAR KARŞI KARŞIYA
Banka soygunu planının başında RDSİP’in Bolşevik liderler Vladimir Lenin, Josef Stalin, Maxim Litvinov, Leonid Krasin, Alexander Bogdanov vardı. Soygun ve cinayet eylemleri aslında parti tarafından yasaklanmıştı. Ancak partide bir bölünme yaşanıyordu. Lenin’in başında olduğu Bolşevikler ile Plehanov’un liderliğindeki Menşevikler hem fikren hem de mücadele pratiği bakımından ayrışmıştı. Bu eylem ayrışmanın da gün yüzüne çıktığı anlardan biri oldu. Çünkü partinin Bolşevik kanadı, parti tarafından açıkça yasaklanmış bir eyleme imza atıyordu. Bu olayın parti içinde tartışmalara yol açması kaçınılmazdı ve sadece Bolşevikler ve Menşevikler arasında değil Lenin ve arkadaşları arasında da gerilimlere neden oldu.

PARA NASIL KULLANILDI: SERİ NUMARALARI KRİZİ
Soygunla elde edilen para Bolşeviklerin örgütsel çabalarını destekleyecekti. Menşeviklerin fikirlerini dikkate almayan Bolşevikler rejime karşı sert eylemlerden yanaydı. Çarlık rejimine karşı eylem yapabilmek için silah ve mühimmat alımı öngörülmüştü. Ancak yüklü miktarda paranın ele geçirilmesine rağmen, çalınan paraların çoğununun seri numarası polis tarafından bilindiği için paranın tamamının Bolşevikler tarafından kullanılması mümkün olmadı. Özellikle 500 rublelik banknotların seri numaraları Çarlık polisince kesin bir şekilde biliniyordu. Bu paraları Rusya’da bozdurmak tam da bu nedenle imkansızdı. Lenin bu paraları kullanabilmek amacıyla Ocak 1908’de Avrupa’da paraları farklı yerlerde farklı kişiler aracılığıyla bozduracak bir plan yaptı fakat bu plan, başarılı olamadığı gibi birçok kişinin tutuklanmasına, olayın daha bilinir hale gelmesine neden oldu. Çünkü Çarlık rejimi, Avrupa’daki hükümetlere çalınan paraların seri numaralarını göndererek, bankalarda bu seri numaralara ait bir parayı bozdurmaya gelenlerin tutuklanmasını istedi. Litvinov bu nedenle yakayı ele verecekti.

Lenin’in eşi ve Bolşevik devrimci Nadejda Krupskaya anılarında bu olaydan şöyle söz eder:
“Tiflis baskınında ele geçirilen para, devrimci amaçlar için kullanılmak üzere Bolşevikler’e teslim edilmişti. Fakat paranın kullanımı mümkün olmadı. Bütün para 500-rublelik bozdurulması gereken banknotlardaydı. Banknotların üzerindeki numaralar bütün bankalar tarafından bilindiği için bu işin Rusya’da yapılması olanaksızdı …Paraya çok ihtiyaç vardı. Bizim varışımızdan sadece birkaç gün sonra bazı yoldaşlar paraları aynı anda yurtdışındaki farklı şehirlerde bozdurmaya teşebbüs etti … Jitomirski paraları bozdurmaya çalışacak olan devrimciler hakkında polise ihbarda bulunmuş olduğu için bazı yoldaşlar tutuklandı. Zürih grubundan bir Letonyalı Stockholm’de yakalanmıştı ve Cenevre ekibinden ve Rusya’dan henüz gelmiş olan Olga Raviç, Bogdassariyan ve Hocamiryan ile birlikte Münih’te tutuklanmıştı. Cenevre’de N. A. Semaşko’nun evine tutuklulardan birinin gönderdiği kartpostal teslim edildiğinde o da tutuklanmıştı”

STALİN’İN ROLÜ
Stalin’in bu soygundaki rolü önderlik düzeyindeydi. Soygunun planlanması, posta arabasına verilen baskın ve çatışmanın ardından paranın kaçırılması evrelerinde hep işin başında olmuştur. Hatta Stalin’in bizzat çatışmaya dahil olduğu da öne sürülür. Bir kenarda sigara içerek çatışmayı izlediği de iddia edilir. Ancak hangisi doğru olursa olsun Stalin’in bu işin merkezinde yer aldığı kesindir. Stalin o dönem ki lakabıyla ‘Koba’ zaten Rus Çarlığı içerisinde silahlı devrimci faaliyet yürütüyordu. Banka soygunu onun için alışılmadık bir faaliyet olmayacaktı. Lenin ve diğer Bolşevik liderlerin mali krizi aşmak için başvurulmasını istediği bu eylem tarzı ‘Koba’ için yeni değildi.

(Stalin’in Çarlık polisindeki resmi dosyası)

Lenin’den sonra Sovyetler Birliği’ne önderlik eden, büyük sanayileşme hamlelerinin başarılmasını sağlayan ve İkinci Dünya Savaşı’nda faşizmin yenilmesine liderlik eden Stalin bütün bu faaliyetleri nedeniyle liberallerin, faşistlerin ve karşı devrimcilerin hedefinde olmuştur. Stalin’in hatalardan azade olmadığı açıksa da ona yönelik karalama kampanyaları eşsizdir. Bu yüzden Stalin’in devrim öncesi faaliyetlerinde ‘gaddarlık, psikopatlık’ aramak onun ‘diktatörlük yönelimi’ne tarihsel temel ve malzeme oluşturacağından bu banka soygunu da aynı bağlamda kullanıldı. Stalin’in ‘çatışmadan korktuğu’ için kenarda durduğu ya da psikopat olduğu için meydandaki çatışmayı ‘sigara içerek’ rahatça izlediği gibi birbiriyle tutarlı olmayan iddialar karşı devrimciler tarafından ortaya atılır. Tutarlılık hak getire… Stalin’in Çarlık’ın gizli polis örgütü Ohrana’ya çalıştığı bile iddia edilmiş bu banka soygunu öncesi ve sonrasında Ohrana’ya bilgi verdiği iddia edilmiştir. Ancak Stalin’in verdiği ‘bilgiler’den sonra Ohrana’nın neden soygunu engellemediği sorusu havada kalmaktadır. Zaten Stalin karşıtlarının bu tip sorularla, çelişki ve tutarsızlıklarla işi olmaz. Aslolan Soğuk Savaş tarzı karalama kampanyasıdır.

Karalama çerçevesinde ortaya atılan iddiaların pulları döküldüğünde ise Stalin’in Lenin’in yapılmasını istediği bu banka soygununa yerinde liderlik ettiği görülür.

KAMO VE ‘TEÇHİZAT’
Soygunda Stalin’in okul arkadaşı ve yoldaşı Kamo’nun rolü belirleyici oldu. Kamo ve gözü kara Gürcü devrimcilerden oluşan ‘Teçhizat’ grubu soygunun merkezinde yer almış ve çatışmıştı. Kamo’nun kılık değiştirerek soyguna dahil olması da devrimcilere büyük avantaj sağlamıştı. Üstelik Kamo soyguna katıldığında yaralıydı, günler önce kendi hazırladığı bombalardan biri yanlışlıkla ateş almıştı. Henüz iyileşmeden soyguna katılan Kamo, polisi şaşırtmış, çatışmalara katılmış ve paralarla birlikte kaçmayı başarmıştı.

(Kamo’nun Çarlık polisi tarafından çekilen fotoğrafları)

Soygundan kısa süre sonra Almanya’da yakalandı fakat üç yıldan uzun bir süre deli taklidi yaparak yargılanmaktan kurtuldu. Tedavi gördüğü akıl hastanesinden kaçmayı başaran Kamo, iki yıl sonra tekrar bir soygunu planlarken Rusya’da yakalandı. 1907 yılındaki soygun ve diğer suçları yüzünden ölüme mahkûm edildi. Kamo 1912 yılında ölüme mahkum edilmişken bir başka mahkuma not yazdı. Şöyle diyordu:
“Ölüme teslim olmuş, tamamen sakin. Mezarımda çoktan iki metre çim. Ölümden sonsuza dek kaçılamaz. Bir gün herkes ölecektir. Ama ben şansımı tekrar deneyeceğim. Kaçmak için her yolu. Belki bir kez daha güleceğiz düşmanlarımıza… Ellerim kelepçeli. Ne isterseniz yapın. Her şeye hazırım”

Ancak Kamo’nun cezası 1913 yılında Çarlığı yöneten Romanov’ların üç yüzüncü yılı nedeniyle bütün idamların affedilmesi sonucu ömür boyu hapise çevrildi. 1917 yılındaki devrimden sonra serbest bırakıldı.

EKİM DEVRİMİNE GİDEN YOL
Banka soygunu, Bolşeviklerin amaçlarına yeteri kadar hizmet etmedi. Bunda paraların seri numaralarından kaynaklı sorunlar esas teşkil etmişti. Ancak Lenin’in RDSİP’ getirmek istediği nokta düşünüldüğünde eylemin başarısını görmemek imkansız hale gelir. Avrupa’da sürgünlerden oluşan etkisiz bir topluluktan Rusya içerisinde işçi ve köylüleri örgütleyecek, rejim güçlerine karşı sarsıcı eylemler düzenleyebilecek kabiliyette bir örgütün etkisinin devrime giden yolda belirleyici olacağı düşüncesine Bolşevikler daha sıkı sarıldı.

Menşeviklerin devrimi çeşitli mazeretlerle erteleyen bu yüzden de devrimci faaliyete girişmeyen Avrupalı sosyal demokrat çizgisiyle Lenin’in devrimci iradeyi faaliyetin itici gücü haline getirmeye çalışan öncü parti modeli arasındaki mücadele 1917 Ekim Devrimi’ne kadar sürecekti. Banka soygunu ‘iradenin belirleyiciliği’ bağlamında bu mücadelenin bir ara durağı olmuştu.

Uğurcan Yardımoğlu
Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir