Ahlaksız enflasyon marinaları vurdu, tekne sahipleri Yunan adalarına kaçtı

Ercan İNAN

‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ inadı ile tetiklenen bu dönem, sabit gelirli ve herhangi bir malı mülkü olmayan vatandaşların dünyasını karartırken, kötü niyetli esnaf, tüccar, sanayici tarafından da dibine kadar manipüle edildi, edilmeye devam ediyor.

Türkiye geçmişte de hiper enflasyon dönemleri yaşamıştı. Ancak ben bu kadar kötü niyetli bir enflasyon dönemi hatırlamıyorum.

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’ın da işaret ettiği gibi 70’li, 80’li yılların enflasyonunda az çok bir ahlak vardı. Ancak bu son yaşadığımız enflasyon döneminde artık işin çivisi çıkmış durumda.
Bu kötü niyetli ve ahlaksız dönemin denizlerdeki yansıması da oldukça abartılı seyrediyor.

Özellikle marina kiraları artık mantık sınırlarının da ötesinde, sanırım keyfi olarak belirleniyor.

Arz -talep dengesinde özellikle pandemi döneminde bozulma yaşandı. Steril ortamda, insanlarla iç içe olmadan izole tatilin yegane yolu olarak tekneler kabul görülünce, karasularımızdaki tekne sayısı bir anda yüzde 25’e yakın oranda arttı. Bu durumda da marinalar teknelere yetmez oldu. 2017-2018 yılına kadar özellikle Kuzey Ege ve Marmara’da bazı marinalar yüzde 100 doluluk oranlarına erişemiyordu bile. Bugünlerde ise tam kapasite sınırları zorlanıyor ve tekne sahipleri başını sokacak bir marina bulabilmek için eşinden dostundan yardım istiyor araya tanıdık sokmaya çalışıyor.

Bazı marinalarda biri çıksın da ben gireyim diye sıra bekleyen onlarca, hatta yüzlerce tekne sahibi var.
İşte bu durum, marinaların ücret politikalarında, hani o yazının başında bahsettiğim ahlaki davranış bozulmasına yol açmış durumda.

2014-2015 sezonunda teknemi bağlamak üzere ismini vermeyeceğim (Çünkü yok birbirlerinden farkı) bir marinadan teklif istemiş ve sonrasında da sözleşme yapmıştım. 4.280 euro üzerinden yıllık bir anlaşma yaparken, 2 ay da bonus vermişlerdi. Yani 14 aylık marina ücreti 4.280 euro olmuştu.

Teknem 42 feet bir Bavaria yelkeni idi. Şimdi yine aynı büyüklükte, yani enini boyunu dikkate alınca hemen hemen metrekaresi aynı bir başka teknem var.

Bu yazıyı yazarken elimde kesin bilgi olsun diye, Marmaris’de bir marinadan teknem için teklif istedim. Sağ olsunlar yüzde 5 genel müdür iskontosu yapmışlar ve bana 532 bin liralık bir rakam teklif ettiler. Şimdi malum euro üzerinden yapılamıyor ya anlaşmalar, TL üzerinden yolladılar teklifi.

Yuvarlayarak yazıyorum yaklaşık 15 bin euro yapıyor. Bonus yani ilave ay yok. Aylığı 1.250 euro’ya geliyor. 2015 yılında 14 ay için ödediğim 4.280 euro’nun aylık karşılığı 305 euro idi.

4 kattan fazla bir artış söz konusu. Dikkatinizi çekerim euro bazında 4 katlık bir artıştan söz ediyorum.
Evet o dönemden bu yana, dünyada da ciddi bir enflasyon oldu. Özellikle pandemi döneminde.

2020 öncesi, 190-200 bin euro bandında 42 feet uzunluğunda sıfır bir yelkenli tekne alabiliyordunuz. Şimdi o teknenin sıfır fiyatı 300-320 bin euro bandına çıkmış vaziyette. Yani ortalama yüzde 50-60 gibi bir artış söz konusu.

Bunu dikkate alarak marina kiralarında bir güncelleme yapacak olursak aylık ücretin 500 euro bandına çıkmasının makul görülebileceğini söyleyebiliriz.

Hadi kurun baskılandığı, olması gereken seviyenin yüzde 15-20 altında seyrettiği gerçeğini de hasaba katalım.

Yine de karşımıza maksimum 600 euro’luk bir rakam çıkıyor. Biz ise 1.250 euro aylık rakamları konuşuyoruz artık.

Bu demektir ki marinalar şu an tekne sahiplerinden olması gerekenin 2 katı fazla ücret alıyorlar.

Enflasyon, bütün kötülüklerin anası olarak bir kez daha karşımıza çıkıyor. Üstelik bu kez en ahlaksız haliyle.
Kimse TÜİK’in açıkladığı enflasyona inanmadığı için oluyor bütün bunlar.

Gücü yeten, kendi enflasyon oranını kendi belirliyor.

Marinalarda da bu güç var. Çünkü arz talep dengesizliği onlar lehine bir durum yaratıyor.

Ancak marina sahipleri, yöneticileri bir şeyi gözden kaçırıyor.

Tekne sahipleri de sanılanın aksine o kadar enayi değiller. Bol parası olanlar değil belki ama bu işe gönül vermiş, kıt kaynakları ile denizci kimliğini korumaya çalışanlar gelinen noktada artık bıkmış vaziyette.

‘Denizlerimizin balığı bitti ama alıkları bize yeter’ diye düşünenler sanmasın ki bu ortam böyle sürüp gidecek.
Tekne sahiplerinin bir çoğu Yunan adalarına ve Atina’ya kaçtı bile. Çünkü orada Türkiye’nin 3’te 1 fiyatına bağlananlar var. Hırvatistan’a, hatta İtalya’ya kadar gidenleri biliyorum.

Koylardaki restoranlar, işletmeler de iskele yatırımları yapıyor. Elbette marina standartlarında ve güvenli bir servis vermiyorlar ancak yine de bir alternatif olarak çok hızlı büyüyorlar.

Bu iskele yatırımları da bir sonraki yazının konusu olsun diyerek şimdilik burada noktayı koyalım.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir