AB zorunlu askerliği geri getiriyor… FETÖ’nün eski günahları çabuk unutuldu… TSK nasıl hedef yapıldı…

Kıta Avrupası ülkeleri, yaşlanan nüfus nedeniyle küçülen orduları için çare arayışında…

Avrupa’da, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 29 NATO üyesi ülkenin yalnızca 6’sı 1993’ten bu yana zorunlu askerlik hizmetini sürdürüyor. Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada ise uzunca bir süredir yalnızca profesyonel ordulara sahip.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birçok Avrupa ülkesinde kaldırılan “zorunlu askerlik”, özellikle Ukrayna’da süren savaş nedeniyle yeniden tartışılıyor.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, yeni güvenlik tehditleri ve büyük askeri personel açığı karşısında Almanya’nın gönüllü asker sayısını artırmaya çalışacağını belirtti. Hollanda da bir süre önce “hibrid” bir zorunlu askerlik modeli fikrini ortaya attı.

TÜRKİYE’DE “ZORUNLU ASKERLİK” TARTIŞMALARI

Her yeni güne bir FETÖ kumpasıyla uyanılan günlerde Taraf Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten Ahmet Altan, kimi zaman “TSK Fatih Camii’ni bombalayacaktı” türü manşetlerle Türk halkını kendi ordusundan soğutmak için örtük, kimi zaman da “Zorunlu askerliği kaldırın” türü yazılarla açık açık Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alıyordu.

Altangiller’den Mehmet, 2011 yılında Türkiye’nin geleceğinin FETÖ tarafından şekillendireceğine olan sonsuz inancı ve yüksek öngörüsü ile şunları yazıyordu:

“Hiç merak etmeyin, vicdani ret de olması gereken şekilde yasallaşacak… Mecburen, mecburen…”

Şimdilerde itiraf ve ifşa furyalarıyla kendini aklama yarışına giren FETÖ’cülerin eski günahları bazı çevrelerde çabuk unutuldu…

Ahmet Altan ve özellikle Taraf Gazetesi’nde öbeklenen FETÖ kalemşorları AB ülkelerinin nasıl birer birer zorunlu askerlik uygulamalarından vazgeçtiğini, “vicdani ret” hakkının nasıl birer birer tanındığını ballandıra ballandıra anlattılar… “AB’cilik” kisvesi altında yürüttükleri FETÖ propagandasına dayanak kıldıkları AB uygulamaları açısından, geldiğimiz noktada Avrupa’da zorunlu askerlik yeniden gündemdeki yerini aldı…

PSİKOLOJİK HARP TAKTİKLERİYLE TSK HEDEF YAPILDI

2010 yılında, 15 Temmuz hain kalkışmasından 6 yıl önce, FETÖ’nün maksadını Ahmet Altan’ın Taraf Gazetesi’nde yazdığı şu satırlardan okumak mümkündü:

“Zorunlu askerliği mümkün olduğu kadar çabuk kaldırıp, ordunun örgütlenme şemasını tümden değiştirmeliyiz. Askerliği profesyonel ve ciddi bir meslek haline getirmeliyiz. Yoksa biz bu ‘darbecilik’ hastalığından arındıramayacağız bu orduyu. Kendi ordumuz, kendi bombamızla bizi öldürecek. Ve, hep bizi öldürmek için hazırlık yapacak.”

Ahmet Altan bu satırları yazdıktan 6 yıl sonra FETÖ, kendi bombamızla bizi öldürecek, en az 248 yurttaşımızı şehit edecekti…

Bir başka yazısında Altan “Ben askere gitmek istemiyorum. Neden hayatımı tam kurduğum sırada askere gitmek zorundayım? Bunun manalı bir cevabı yok” dedi.

Vicdani retçi Ali Fikri Işık da Taraf Gazetesi yazarı yapılmıştı…

Bir yandan milli ve manevi hassaları kaşıyan FETÖ, bir yandan da en anti-militarist pozlarla, sol liberal tezler ve figürlerle farklı bir vitrinle “takiye” yapıyordu.

Ahmet Altan, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin yargılandığı davada “adli kontrol şartıyla” tahliye edildiğinde ilk “kutlama” dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Kılıçdaroğlu CHP Grup Toplantısı’nda “Bazı gazeteci arkadaşlarımız tahliye oldular ama yetmiyor, hapiste düşünce suçlusu olmaz” ifadelerini kullandı…

Kılıçdaroğlu’nun “arkadaşlarının” tüm düşüncesi Türk milleti ile TSK’nın arasını açmaktı… Her kalem oynatışlarında hedef TSK idi… Kılıçdaroğlu’nun tüm bu düşmanca tutuma verdiği ismi ise “düşünce suçu” oldu…

“TSK’YI KAPATMA ÇAĞRISI” YAPMAYA DAHİ CÜRET ETTİLER

Yalnızca Altangiller mi? Neşe Düzel’den Yasemin Çongar’a hatta eski Ülkücü Mümtazer Türköne’ye… Her kalem oynatışında TSK’yı hedef alan koronun kombineli üyeleriydi…

Mümtazer Türköne “Bize Nizam-ı Cedit Ordusu lâzım” başlıklı yazısında “TSK’yı kapatma çağrısı” yapacak cüreti kendisinde bulmuş, şunları yazmıştı:

“Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye’nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu ‘kurumsal yapı’ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım…”

Türk askeri ve milleti bu büyük badireyi zorluklarla ve büyük bedellerle atlattı…

Unutulmaması dileğiyle…

Sinan Acıoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir