Yenidoğan çetesi hakkında iddianamede önemli bir ayrıntı dikkat çekti.
Çete elemanları, bir başka hastaneden transfer ettikleri 6 aylık bebeği bir dizi ihmal sonucu öldürüyor. Michelle Nwando OPARA isimli bebeği ölüme sürükleyen süreç de, çetenin insan yaşamını nasıl hiçe saydığını gösteriyor. Hemşirelerle birlikte doktorlar da, bebeğin yaşamını yitirmesinin ardından soğukkanlı bir şekilde hastane kayıtlarıyla oynuyorlar, yanlış ilaçları ve tedaviyi örtbas etmeye çalışıyorlar. Ne doktorlar, ne de hemşireler, ölen bebekle ilgilenmiyor, tedavi sürecini sorgulamıyor, organize şekilde olayı kitabına uydurmaya çalışıyor.
İddianamede kayıtlara göre, Birinci Hastanesi Hemşiresi olan Tuğçe Toptemel isimli şahsın yine Birinci Hastanesi Hemşiresi olan Hakan Doğukan Taşçı’yı saban erken saatlerdde arayarak, bir bebeğin sağlık durumunun iyiye gitmediğini iletiyor. Aslında hemşire olan ancak sürekli doktor olarak hareket edenTaşçı, 6 aylık bebeğin yaşamını yitirecek noktaya nasıl geldiğini anlamaya çalışıyor. 6 aylık bebeğin yenidoğan ünitesine yatması yasal olarak mümkün değilken, para kazanmak için yasaları hiçe sbayan çete elemanları paniklemeye başlıyor.
BEBEK SİYAHİ OLDUĞU İÇİN MORARMAYI FARK ETMEMİŞLER
Hemşire Taşçı, hemşire Toptemel’e “Esmerom” isimli ilacı kullanmasını söylüyor. Yenidoğan ünitesinde zaten doktor olmadığı için bebek bir süre sonra yaşamını yitiriyor. Taşçı, bu durumu beraber hareket ettikleri, Reyap Hastanesi Hemşiresi Hasan Basri Gök’e, “Kanka ölmüş ölü teslim ettiler çocuğu abi böyle bi şey olamaz çocuk zenci diye fark etmemişler çocuk ölmüş geldim kanka baktım çocuk ölü kanka” diyerek aktarılor.
Gök, “Doğukan şu esmeronu bırak kanka artık, kanka senin alandakiler esmeronu kanka kullanamıyo bak başına bela olucak bu esmeron bırak şu esmeronu” diyor.
Taşçı, bebeğin siyahi olmasından dolayı öldüğü halde bu durumun farkedilmediğini anlatıyor. Taşçı’nın telefon kayıtlarına göre olay şöyle seyir izliyor:
– Taşçı, Şeyhmus Çelik isimli şahsı arayarak “hocam günaydın hastanede misin, bir acil yoğun bakıma gelsene hocam” diyor.
– Taşcı bu surada yine çete elemanı olarak nitelendirilen Doktor Fırat Sarı’yı arıyor ve Şehmuç Çelik’i şikaylet ediyor. Taşçı, “Şey diyecem hocam Şeyhmus hoca ortalığı ayağa kaldırıyor, niye aldı fırat bu çocuğu niye aldı sen niye bana haber vermiyorsun , hocam almaz ki ona söylesem almaz buranın sorumlusu benim işte altı buçuk aylık çocuk ben öldü ben ne diyeceğiz ortalığı ayağa kaldırıyor şimdi hocam bilerek şey yapıyor çocuğun küvezini kapat diyor vent i kapat diyor hemen çağır ailesini gelsin diyor öldürecem şimdi vurup bir tane ya” diyor.
– Çete elemanları ortak karar alarak bebeğin hastaneye geliş saati, yapılan tedavi kayıtlarını tahrif etmeye, daha erken hastaneye yatmış gibi göstermeye, tedavi ve ve ilaç bilgileriyle oynamaya başlıyor.
Bu olaylar sürerken, hastaneye denetim elemanları geliyor ve Taşçı, bu kez denetim elemanlarıyla ilgilenmeye başlıyor.
DENETİM ELEMANI SORUŞTURMAYI ÇETEYE BİLDİRMİŞ
Bu sırada Taşçı eski tanıdığı olduğunu iddia ettiği bir denetim elemanıyla yaptığı görüşmeyi, bebeğin yaşamını yitirmesine nenden olan süreçte yer aldığı belirtilen Şeyhmuz Çelik’e telefonla aktardı. Bu görüşmedeki iddialar şöyle:
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Dedim hocam napıyosun falan ben bağcılarda staj yaptığım zaman tanışıyoduk onla
ŞEYHMUS ÇELİK: hı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: İyi falan dedi gel bi beş dakka sigara içelim
ŞEYHMUS ÇELİK: hı hı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Çekti beni köşeye dedi ki çabuk dedi hemen dedi şu dediklerimi yap dedi.
ŞEYHMUS ÇELİK: hı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: ee bunları yaparsan dedi tekrar denetlemeye gelmiş gibi bakarım dedi
ŞEYHMUS ÇELİK: hıı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Ondan sonra bir iki bi şey söyledi onları hemen ayarladık
ŞEYHMUS ÇELİK: hı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: tekrar denetime geliyomuş gibi yaptı
ŞEYHMUS ÇELİK: hı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: tekrar baktı bir iki şeyden geçirdi bizi ama
ŞEYHMUS ÇELİK: hı
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: yani büyük sıkıntı çocuk ölümü diyo sizin başınıza bela olucak yani diyo ayrıca diyo sizde diyo farklı bi şey var diyo ıı sizin diyo hakkınızda gizli bi dava var diyo ıı yaklaşık üç dört ay önceden diyo..
ŞEYHMUS ÇELİK: ne davası
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: hocam dava diyo böyle dedi dedi ki hakkınızda dava var ıı sağlık il sağlık müdürü yani diyo ki sağlık bakanından sonra ki en yetkili kişi size kafayı takmış diyo
ŞEYHMUS ÇELİK: hee
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: haberiniz olsun bi dava var diyo gizli bi dava var diyo hakkınızda hepiniz diyo bu örgütleşme gibi bu davanın içindesiniz diyo o yüzden dedi hemen dedi işten ayrıl kendini
kurtar dedi.
ŞEYHMUS ÇELİK: işten ayrıl hee
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: evet hiç dedi bekleme direk dedi yarın sabah gel istifanı ver sakın dedi uzak dur başın belaya girer dedi bende tamam hocam dedim.
ŞEYHMUS ÇELİK: hee valla bende zaten ay başı bende düşünüyorum bende düşünüyorum
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: yok ben ay başını valla beklemicem hocam ben valla fırat hocayada söyledim ben yok
ŞEYHMUS ÇELİK: bi şey olmaz ne diyo o o ne diyo..
İDDİANAME KABUL EDİLDİ, İLK DURUŞMA TARİHİ BELLİ OLDU
Yenidoğan çetesinin ilk kez hakim karşısına çıkacağı tarih de belli oldu.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye ilişkin incelemesini tamamlandı.
İddianamenin kabulüne karar veren mahkemenin tensip zaptında, duruşma günü de belirlendi. Mahkeme, davanın ilk duruşmasının 18 Kasım’da yapılmasına karar verdi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, ölen 10 bebek “maktul”, 5 kişi “müşteki”, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü “suçtan zarar gören”, sağlık şirketleri ve hastaneler “malen sorumlu”, 47 kişi de “sanık” olarak yer alıyor.
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep ediliyor.